Bunları da Okuyun
Ahmet Ada
Öyle derinlere cam kırığı mavisi denize Öyle derinlere içinde boğulduğum keder nehirlerine Öyle derinlere içinde boğulduğum ezik gözlerine Öyle derinlere…
(Mersin’de Eski Bir Sokakta) Kanıyorum, Kanayıp duruyorum Mersin’de eski bir sokakta, Duvarlarında mor çiçek salkımları olan, Denize inen bir sokakta,…
Yitirdim Soluk aldığım büyük çatıyı Kuşun kanadığı ağaçtan göğü Otu yıldızı tozu denizi çiçeği Çitle çevrilmiş sabahın kollarındaHiçbiri yok artık…
Kudüs’te yağmura açarlar çocuklar pencerelerini Yağmur kız kardeşidir evlerinin Çocuklar kuşlar kadınlar ey! Yağmura çıkarlar caddeler boyuKudüs’te leylaklar açar fısıltılarla…
Neyi ölçüyorum? Bir derinlik değil miyim denize ben? Bir ağaç değil miyim düz ovada? Bir kuyu değil miyim susamışa ben?…
Denizler evler ey! Her keresinde Mumla aradığım ay tabaklarda uykulu Ay tabaklarda.. Zeytin ağaçları sökülmüş Çocuklar geceler boyu dipsiz kuyuSonra…
(Ey Beyrut) Ben de yıkıntılarından oldum ey Beyrut Ben de yıkıntılarından doğdum ey Beyrut Duvarlarının altında kanlı gömleklerine anıt Sokaklarının…
(Beyrut Beyrut) -Reha Mağden’in anısınaBu acı çekmiş gök, bu acı toprak Bu hızlı hızlı büyüyen ot Sulardan kurtulmuş bu yıldız…
Ne zaman can alıcı sözcüğü bulsam Benim o kılıç yüzü kendine dönük kırılgan Benim o bahçede sessizce dolaşan kaplan Benim…
(İskandil) Bir kök olacağım bu denize kalın bir kök Benden sonra da sürecek filizlerim Benden sonra da yıldız olacak gökyüzüne…
Dağ ormanının uzun sürer dumanı Öyledir yüzünde yorgun akan su Gök bitince arı sular uçar gölgeliklerden Çayırlar gölgelikler dalgın denizler…
Bazen daha fazlayım kendime Ağaçlara kuşlara göre Dalınca sözcükler denizine Cebimden her gün nergisler çıkarırımUpuzun ağaçlardır Zaman, dipte, Bütün gece…
Kapılar pencereler çatısı dünyanın Sardunyaları balkonu vardı açık Koşacak bir bulutu, çatlayacak göğü Saatleri vardı denize ayarlı anahtarlı Denizin köpüğü…
Portakal ağaçlarının dansı döne döne Toprağın üzerinde denizin yanı başında Uçup gidiyor Zaman güneşin balçığında Bastırıyor denizden yükselen buğu özgüvenimiAma…
Azer Yaran’ın anısınaGitmiyor sonsuzluk denizi üstünden rüzgâr Gitmiyor Azer’in çan çiçeklerinden sesi Demek ölü otları aşarak geliyor Demek can çekişen…
Kış buğusunun camları terlettiği vakitte Balıkçıların balıktan eve döndüğü vakitte Dip dalgaların denizi dövdüğü vakitte Aradım bulamadım Kevser’i sulardaSekreter kızların…
Şimdi yaprak yaprak yırtılan rüzgâr Ölümün yurdudur. Tutunacak bir dağ Arar. Yaslı yaz unutulur. Ağustosun Üçü unutulur. Günün eli yaşayanların…
Bu uzun uzun şiirler çeşmelerden akan su Balıkçıların ağı, sandalları, gümüşten balıkları Balıkçı kahvesinde içilen sigaralar Öyle kös kös düşünceler.…
Silifke Caddesi’nde bir yağmur Kevser Bekledik gözlerimizi kısarak dinmesini Gözlerimizi kısarak baktık pencereleri açık evlere Deniz gören balkonlara, balkon çiçeklerine…
Oturmak için deniz kıyısını seçiyorum Bugün yağmur yağmıyor nedense Bir yağsa ferahlayacak içim Belki kokusunu verecek otlar daHiçbiri olmuyor ama,…