Bunları da Okuyun
Browsing: Ahmet Özer
göle bakan dağın utkunda bir kadın uzanır iki canlıdır suya en güzel ninnilerini bırakır her gece ay hazar’a dökülürken.kimler geçti…
insanın büyük serüveni yansımış mermere ellerinden fışkıran hüneri berrak bir gökyüzü oturmuş ölüme tanık yüzünün bir yanma.
yürüdüm gecenin bir yerlerine tutunarak gökyüzünü dolduran yıldızlar altında kalbim suçlanışın akıp giden çağlayanı ellerimde okunmamış mektuplar mürekkep izleri gecenin…
geniş denizlerde kanat seslerimize takılan yıldızlar kayıyor boşluğuna aklımızın baharın çiçekleri öptüğü akşamda kanın sesidir ömrümüzün mavisine damlayan kuşlar ayrılık…
bakırcılar çarşısına kar yağıyordu uzun bir yolculuğun hüznünü giyinmiş yüzümle akşamı kuşanan bir kente giriyordum denizin sesinde eriyordu martı çığlıkları…
pencereyi açtım elma ağacı serçe cıvıltısı ve kedi güneşle döküldüler saba………………..
bir kapının bir yüzü gökyüzüdür bir yüzünde ağıtı gizlidir tüm annelerin.içerde biçilen sözcükler çınlar / süt kokan ağızdan bir bebek…
ürktü içimdeki kuşlar bir katar kanat sesi yıkadı haziran göğünü yüzün bir buluta giriyordu o an boynunu vermiştin bir çağlaya………………..
ne çok güzeldinyüzünden günboyu ırmaklar dökülürdü haberin tam saatinde / akşamın indiği vakitte düşlerimiz havalanırken rüzgarın uğultusunda ıŞıltılı ipeğin telleri…
1935 yazında nazım/sare teyze piraye hanım bir ıhlamur ağacının gölgesinde bir fotoğrafa döküldüler. ilk kez yansıyor yüzleri dizelerime bir haziran…
Günler Hüznü yüklenip Ağır prangalar gibi Sancıyı taşıyarak Uçsuz bucaksız gökyüzünün altında Bizlere Dev parmaklarıyle Gelece………………..
aşk eskidi/yollar uzun bir dalga kırıldı yüzümde kar sesinde uçan çiçek yüreğimde gülüşündür sevgi bitmez/düş yaşatır.bir gün olur gurbet başla………………..
önümüzde sonsuzluğu toprağın taşları ve dikenleri ve gökyüzünü iterek girdiğimiz düşünceden bir gölge kalıyor geride simsiyah saçlarını rüzgâra vermiş uzun…
şimdi burdaysak bir yanımızla bir yanımız savrulur dünyanın bütün ırmaklarıyla ilk hecesinde ışırız yaşanacak günlerin/ taptaze sesin içinde trenler yeryüzüne…
ayakkabıları büyüktü annemin onlarda yorgun ayakları uyurdu güzdüzün uykuyu unuttuğunda gözleri. oysa uyurken onlar uykusuzdu kapı eşiğinde savrulan suyun sesini
ben yürürken gökyüzü dağılıyor yorgun çınarlar seriliyor önüme martılar denizi bırakıyor sevincine sığınıyor çocuklar sesim kuşanıyor hayatı.karlar savruluyor ışıklar içinden…
kar yağıyor oynak bir havayı kollayarak ömrümüze tanık bütün zamanlarına dünyanın sesimizin bembeyaz bir sayfasına/ sonsuzluğa akan günlerimizin çocuksu yalnızlığına…
insanın yabanıl yanı kanıyor her gece bir saatin sesiyle akarak düşlerimize göçüp giden kuşlarla bir yolun sorduğu soruları çoğaltarakalıp başımı…
gül bahçelerinden geçen yağmurlar saçlarını dağıttı günlerime yüzün şiir ülkem oldu / kuş sevinçleri yüreğin sevgini serptim geçtiğim denizlere.