Bunları da Okuyun
Akgün Akova
bütün itfayecilerin derin uykulara düştüğü saat sen çalgılı çengili sen çırılçıplak son sigaram söner sönmez kadınım şiirden kıskandığım nazardan sakladığım…
ölüm diye mırıldandı gün boyu sonra duru duru sustu hep yalan yok, onunla dalga geçtik nerden bilirdik ki sıcak bir…
bir gün ayrılırsak sevilmekten eskimiş bir renk sanırım kendimi gözbebeğime bakarım senin yüzüne özgü gece gece abone olduğumuz o parkta…
seni kimse anlamıyor Duygu yıkandığın su, yürüdüğün yol, omuzunda gezinen melek şemsiyende sayı saymayı öğrenen yağmur sarmaşık gibi yüzüne sarılan…
bir ırmak seni çağırıyor Ayşegül Hitit tapınaklarını aşıp Anadolu’nun tüylerini ürperten rüzgar bir gökdürbünü çağırıyor ve samanyolunu ıslatan gözyaşları yıldızların…
Başı ağrıyınca gökdelenlerin Eğilip almazlar Eczaneden bir kutu aspirinİşte sis o zaman iner kente
Göllerimi bırakıp denizlerine gelirim sevişmek için seninle Flora, çağlayanın karnında çırpınan kayık isteğin masalı tenime dağılan mıknatıs yüzükoyun yatmasan göremezdim…
aşk çılgınlığının köprülerinden geçelim seninle sevgilim, yaban otları arasında bulduğum yeşim yüreğimdeki su birikintisinde okyanusu arayan nehir sevgilim, unutmabeni çiçeğinin…
yokluyorum, aklınız zzzt zzzt beş karış havada bir kulağınızdan kürdilihicazkar giriyor zenci şarkıları çıkıyor öbüründen, acılı hüznü nedendir o şarkıların…
her şeyi anladılar sevgilim seviştiğimiz yatakta unutulmuş bir çift kanat buluncaterzilerine gidiyor kentteki kadınlar kendilerine kanat diktirmek için o günden…
Anılarını Yerlerden Toplayanlar Derneği’nden dönüyorum Bir yanıp bir sönüyorum Yağmur bizi izliyor sevgilim, yalnızca biz Yalnızca biz geçmişi yaktık, yalnızca…
çantanda bir sürü anahtar var Lale biri evinin geceleri merdiveninden korkarak çıktığın biri yalnızlığın, kalabalıklardan damıttığın giysi dolabının biri ki…
başımızın beladan bir türlü kurtulmayışı sevgilim bu taralelliliklerle usta işi sevişmelerle günde üç dört beş kanla canla insan olmanın hakkını…
sabah sabah bir uyandım bir uyandım sormayın çarşafım yeni ya biraz ondan bilindi güneşti camdan vuran serseri kılıklı kar bile…
ayrıldık ya, ateşini söndürdüm, uçuçböceklerini yaktım içim cız etmedi mi, etti, allah kahretsingözlerime uçaklar düşmedi mi, düştü, allah kahretsin gül…
‘yuvarlanan bir taş değildir şair” diyor Pablo Nerudakayaların üzerinden kendini boşluğa bırakıyor bir albatros içimdeki uçurumun kıyısındaaşağılarda, tahtalarında Akdenizli karıncaların…
alev almış yıldız sesiyle çalınca herhangi bir telefon sanadır durma aç alooo’na karşılık bir tanıdık koku duyarsan, gönül borcu var…
– Ümit’e- işin doğrusu önce sarıyı gördüm, sonra hepsini birden düşe dalmış bebekti gök oyuncağıylailerde adamla çocuk yürüyorlardı ikisi de…
ameliyat odasına alındığında bir çocuk kapıda ağlaşarak onu beklerler yaşamın kolay bozulan bir oyun olduğunu bilen oyuncakları
kimin elini tuttuysan gökkuşağının altından geçti