Bunları da Okuyun
Browsing: Altay Öktem
melekler dans ederken vavaşça öldük ılık bir su sesiydi zaman, yani korkunç ve anlamlı akıyordu aramızdan radyoyu actın sıcaktı sanıyorum…
kavrulmuş bir karıncanın sağ salim yuvasına dönüşü şarkılarda anlatılmaz başka bir ses gerekir belki de, bilinen tüm seslerin ötesinde; anne…
kuşlar yine göç etti! der gibi titriyor sesin camları kırmadan önce bir kerecik ölelim sarılsak ne olur sanki eflatun bir…
gel geri dönelim dünyaya aşkla; kuşlar gagalıyor üzüm salkımlarını; kuşlar kanatlarına, incecik parmaklarına kuşlar hepimize yabancı sevmek bir başkasının yarasına…
ezik bir kuşun kanadını okşar gibi boynu kırılmış bir simitçinin yerlere yayılan tezgahını toplar gibi ibranice sevdim seni değişen bir…
gözlerinin karşılaşmadığı bir duvar bulursam göçmen bir kuş posteri asarım, bulamazsam atlarım özenle hazırladığım uçurumdanuçurumda çiçek açmaz, bunu kutsal metinlerde…
kırdığın aynayı üç yerinden yapıştınyorum bantla yine de ulaşıyorsun yaralarıma; kırgınsın çok azım ben, çok haylazım,güpegündüz ölüyüm her intihar ayrı…
kaldırım taşlarına adının ilk harfini kazıyorum bildiğim diğer harfleri; sessiz olanları mesela hiç gerekmediği halde sesli olanları, eğrileri kullanımdan kalkanları,…
Kurban Kusur Bulur İşlenen Suça her cinayet güzeldir, yalnızca kurban kusur bulur işlenen suça gövdede açılan ıssız bir delik eğrilmiş…
beni yanlış evlerde aradılar, süt dökmüş kedilerin, kapısı kilitli dağların yamacında. gereğinden fazla süren suskunluğun eşiğindeydim oysa. kadınları, kuşları, kendimi.…
bu gece yüzümde arkasına yeni vagon eklenmiş tren sevinci var sanki ön kompartmanda diş taşını temizliyor kerpetenle yarısı bakire bir…
belki seni severim umurumdasın yalnızsın, yaralısın, sarışınsın bir kedi yavrusunun damdan düşüşü kadarsın, ılıksın, suçlusunçocuklar kızmazlar bana gidersem susarlar derslerde…
solmuş bir çiçek kadar erdemlisin sevişirken kırılgan ve biraz hafif bir tüy süzülüyor gözlerinin önünden zirveye düşer gibi ölüyorsun aniden…
EK III: DÜŞLERölüler sessizce çekip gitmeli hayatımızdan bıktım kendimi yaralı bir geyik gibi sırtımda taşımaktan anı defterlerinin arasında kurutulmaktan aslında…
askerleri topla manuel, geri çekiliyoruz bir baharda bu kadar zafer yeter aldığımız topraklara kim yerleşecek şimdi kim ekecek kim biçecek…
kendime kuytu bir ölüm arıyorum yalnızca kendime düşlerime sokak kedilerinin gözleri giriyor, korkuyorum boynunu kendi bileğine dolayıp asılan bir adam…
teşekkür ederim baba, kırılgan bir yaz tozlu urbalar, gri bulutlar bıraktın bana taş duvarlar bıraktın, birkaç metre telörgü gözaltları kırışmış…
tanrı bana uğramadı bu gece süt dökmüş kedilerle sarmaş dolaş uyudum bir ara terk etmiş gibiydim bedenimi çengilerle çalgılarla yalanlar…
bilgece susuyoruz artık saklamayalım yıldızları tartaklanmış bir sonbahar gecesi diz çökmüştük hatırla öteki dünyalara dünyalar dediğim de ne, boşuna abartmayalım…
ağlar çekiliyor sulardan sular da bizizbir sokağı yürüyorum ardımda peygamber çiçekleri kaldırım taşları, unutulmuş bir an, tırnak izleri ardımda fistolu…