Bunları da Okuyun
Cumhuriyet Dönemi
Işığa arkanı döndün Utandın mı ne biraz Kızardın bozardın mı Sormak ayıp olmasın İleri doğru mu gidiş Yoksa ardın ardın…
Kalkıp gelmiş insan dedem Taş çağında atom çağına Elinde öküz kemiğinden iğne Dikmiş alnımdaki yarayı Gizli dikişlerleKuşa biner gibi Binmiş…
1kadın göz şimşek saç sağanak sırt mermer güvercin ürkek ıslak taze gerdeğe girer gibi girdi denize2kadın kumral kahverengi sarışın pembe…
Hem acılar eğitiyor Hem türkü söylüyorum Aslında bir yapının Temelini atıyorumTuğlam pişmemiş daha Demirim yok çimentom yok Kumum kirecim hazır…
Bülent Özcan’a. Yitip giden sevdaları Arar mısın bulur musun Bir lokma ekmek için İbadet eder gibi çalışan Gecesi gündüzüne Gerçeği…
Tarar saçlarını Örer anam Bütün çocukların Anası anamKucaklar babam Şu koca dünyayı Bütün çocukların Babası babamÇarpar yüreğim Bütün göğüslerde En…
Senden ayrı senden uzak Yersiz göksüz gibiyim Hem analı hem babalı Hem öksüz gibiyimUzanmış aramıza Uçsuz bucaksız gurbet Bir ucunda…
Bu şiir ister istemez Açık saçık olacak Açık diyecek ne diyecekse Niçin diye sorma hocam Dünya güzeli bir coğrafyanın En…
İşim gücüm bu benim Sorguya çekmek gerçeği Sevginin rüzgarı ak da Savaşın bayrağı niçin kara Bütün suçum bu benim Evreni…
Abooov! Bu ne dönemeç, ne yokuş öyle Antakya’dan yüzlerce yıl uzakta Asarcık mı bu, Şeytanistan mı yoksa Bir karanlık ki…
Öyledir benim sevdam Bir kuş uçuşu uzaklıkta değil Yanı başındadır her zaman Burkulur kalır bir ağaç gibi Dalları uzar yeryüzüne…
Onun evi kuşlara yakın, ne iyi Bir kuş konsa sesine bozkırlar başlar O şarkı söylediği zaman Sessizliğe uzun yağmurlar yağarGiyinmiş…
yavaş yavaş yaklaşıyorum ölüme Pars, apartman boşluklarında, ara sokaklarda bekliyor beni paslı orağıyla, sessizce götürecek ben yoksuluPars, usulca götürecek ben…
odur üç gül üç köpük yaza uzanır kim bilir nereden gelir ne kadar kalır gelin ağlatma havasını başlatır kederi zurnanın…
sokağı gökyüzüyle ilişkilendiriyorum izinli askerlerin şapkalarından asker şapkalarından bir gökyüzü nasılsa her gün yaşıyor içimde acılardı yaban otlardı az az…
küller hâlâ yanıyor yüreğimde kar içindeki yangın bu bir testi dolusu suyun yangını dolu bardağın çıplak ağacın sarışın çocukların kar…
beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstünde beyaz bir kuğu görüyorum denizin üstünde iki kere tekrarlıyorum bu dizeyi sürüsünden ayrılmış yalnız…
El ayak çekilince Kevser haber ve Damı aktardım su oluklarını açtım bölündüm yırtıldım tükendim Hiçbir şey senden sonra güzel değil…
kar, kar gibi yağıyor ince ince ipek gibi kar yağıyor özlenen kar yağıyor haydar’ın şiirlerine kederine yağıyor nâzım’ın yüzüncü yaş…
Kıstırılan insanın sıkıntısını almalıyım yanıma, İçbükey yalnızlığımı, kapıdan sızan ışığı, Öyle apansız olmalı gitmem Öyle çok yaraladı ki beni dünya…