Bunları da Okuyun
Cumhuriyet Dönemi
bütün fıskiyeler açık, bütün yaz öğleden sonra, fıskiyeler uzak akrabalarım benim, serin yaz sabahları uyanık uzak akrabalarım pazar yerlerinde dev…
Denize yakın oturuyorum, evden Geldim, birkaç dergi kitap Aldım yanıma, kuşları çağırdım Yorulup konmuşlar teleKötü alışkanlıklarım yok, sessiz Sedasız okuyorum…
uyandım ki masamda duruyor kırmızı güller onları kim koydu kırık dökük dizelerin, solgun harflerin arasına? harabeye çeviriyor gönlümübitti desem de…
Kır kahvesinde çay söylerim sonbahar gelir Yaprak üşür uçuşan elbiselere dolan rüzgâr gelirCemal Abi durup havalandırır dizelerini Sonra Kadıköy’e iner…
ben düşler tramvayına binerken şehrin pırıl pırıl bir ay doğmuş olurdu dünyaya hanem aydınlanır annem uyanırdı babamın serçelenmiş ayakları saçılırdı…
Yavaş yavaş ısınıyor taş Yavaş yavaş uyanıyor su Yavaş yavaş buğulanıyor ağaç Yavaş yavaş sap taşıyor karınca Yitirmiş yönünü bu…
yel ile koşuda birinci seçilmiş rüzgâr böyle dedi deniz kıyısındaki nar ağacı denizden konuşuyoruz gölgesinde koya giren uykulu denizdengül ile…
Bir parça kar beyazı bulut mu Gök mavisi mendil mi anısı olan Savaktan akan serin sular mı Git getir usulca…
Nisan’ın geldiğini söylüyor çayır, kuşlar kalkıp kayısı dalına konuyor. Çiçekler sulara düşüyor, sular alıp götürüyor başka çiçeklere. Bahçedeki kaplumbağanın yaşını…
Yağmurda bekleyeceksin kirpiklerin uzayacak Akşam inecek birazdan Issız asfalt yollara incecik akan sulara Yürüyeceksin usul usul kirpiklerin ıslanacak Seninle yürüyecek…
Gelincikleri soruyordun ya erken saatlerde Sokağın ucundan baktım yoktu ovada Yelkovan kuşları vardı denize doğru uçan Mekanik çığlıklardan haberli, minarelerden…
Isınan toprak, göğün ormanı, ormanın kışları, yıldızlar ve ay, gümüş pullu balıklar, hepsi ama hepsi yan sokakta oturan, kırık kaldırım…
gece uzun sürüyor Berfo Ana kapıyı açık tut, yüreğini derelerin fısıltılarına aç bugün tasanda değişen bir şey yok“ey oğul, gücün…
Burda mayalanan aşkın yedeğinde Gün vurdu mu yüzünü sulara Bir haber beklerim sevinçli Ulaşan mermere, taşa, içerdeki dosta Usulcacık bir…
Bir park kanepesinde oturuyorum deniz kıyısındaki, burnumda tütüyor günyenisi küçük kız, bir çocuk kadar suçsuzum onu sevmekle, bunun için ilgileniyorum…
Her şey bir başlangıçtı başaklar bile Kırlar dağlar deniz kenarları Denize inen sokakların kuşları. Durup baktım yapraklar başlangıçtı Sonra evler…
Gitsem, gitsem, dargın ayrıldığım; Sevgilime bir mendil kiraz götürsem;Mutluluğun nice rengini, Yitiripte aradığım; Gençlik günlerimi……..
Sen ey engin gönüllü düşsever Sıfatsız derviş Dolaştın içinde hep özveriyle Doğu’yu, Batı’yı, sokakları Sokaklar ki leylak kokardı Şuraya koymuştun…
Denize çıkan sokak soğuktur üşürsün Ey ince gömlekli Akdenizli çocuk Yaz geride kaldı yetişirsin sonbahara Bütün ömrün yok olan mavi…
yanımdaki masada üç genç kız üç güzel kız sarı saçları bir beyzbol kepinin altındaydı uzak bir şehre eğimliydi gözleri cep…