Bunları da Okuyun
Halk Edebiyatı
Sevdiğim dilberin aslın sorarsan Ne Avşar’dır ne Reyhan’lı ne Cerid Eğer şer düşleri hayra yorarsan İstersen olursun muabbir feritHekim kadrin…
Afitab cemalin görelden beri Arttı derunumda hicran sevdiğim Layık mı gezeyim böyle serseri Yok mudur lutf ile ihsan sevdiğimBiçare gönlümün…
Ne var gülbank-i tevhide cevabım bir hu’dan gayri Hayatına sebep yok (küllü şey’in) bir sudan gayriAraştırsan eğer var her nefeste…
Rabbim sana hacet değil arzuhal Her nefeste sen alimsin sözüme Tenimde canımda kalmadı mecal Medet senden yokuş ile düzümeAmel sazım…
Seherde kalkarsın niçin ötersin Sen de mi eriştin nara bülbülüm Aşkın ateşine yanıp tütersin Buldun mu derdine çare bülbülümBunda gaflet…
Sanırlar bu kubbenin abdalı bu dünyaya bir geldi Şeriat-ı din-i İslam yolu dünyaya bir geldiGelip geçmiş iki yüz yirmi dört…
Sana ağyarlardan olur mu vefa Aklını fikrini sadık yâre ver Yeter yâr yüzünden çektiğin cefa Man sur gibi milki kıdemdara…
Sakın dokunma destime Kaza olur fincan düşer Hançer çekersin kasdime Gel eyleme bir kan düşerFeryadım hep gün yarısı Kınayanadır darısı…
Saki-i devranın meyhanesinde Ne bir gün ne bade ne de can kalır Mecazi şahların darphanesinde Ne sikke ne tuğra ne…
Sahte bir cilveyle gülme yüzüme Candan muhabbetin var değil bana Gelip görünsen de kâhi gözüme Derim aşkla gönlün yâr değil…
Olgunlaşmış bir bostan var Şu kıraçta susuz nesiz O bostanda bir ağaç var Meyvesi yok dalsız nesizBu bahçede yoktur duvar…
Her harfinde olan nokta-i esrar Zannetme ki taht-ı ba’da olamaz Olması Leyla’nın Hakka irşadkar Mecnun’a mahsustur yada olamazKur’an’a İncil’e Zebur…
Soyun gaflet libasını Yu kalbinin kir pasını Dilersen Tanrı’dan izzet Oku sıdk ile Yasin’iBu sure sırr-ı Rahman’dır Bu sure celb-i…
Battal’ın hilale attığı bir ok Ol ok Hazret-i İlyas’ın okudur Azrail’in gelip attığı bir ok Ya ecel ya mergad ya…
Ocağımda tütmez oldu tütünüm Söndü ateşlerim közüm kalmadı Ay misali yarım oldu bütünüm On dörde gelince sözüm kalmadıKış havası gibi…
Padişah-ı aşka olalı nedim Çilehane oldu mesken-i kadîm Enelhak demedim Entelhak dedim Melamet dalında astırdın beniEyledim dervişlik bir Huda dedim…
Aşkın mühendisi güzel gönlümün Ölçüp hesabını almadan oynar Dağda kısrakları aşınca azgın Dizginin boynuna salmadan oynarPazarlık sazının tellerin düzer Gönül…
Örümceğin sıratından Kendi geçer kimse geçmez Ay güneşin suratından Bir zerreyi yerip seçmezBir koyunu kurt yese de Kalır bin bir…
Mutfak-ı aşkımın pilav zerdesin Pişiren ateşi gözden korumuş Hissiz eller zevkin yırtmış perdesin Dökmüş hicap suyun yüzden korumuşNe mümkün yanmasa…
Müstemi’ oldum hezaran vaizin takririne Gayreti yok masivadan kalbinin tathirine Cennet ile güldürür gahi tamuyla ağlatır Nefsinin kürsiden inmezden düşer…