Bunları da Okuyun
Milli Edebiyat Dönemi
Uydurma söz yapmayız, Yapma yola sapmayız, Türkçeleşmiş, Türkçedir; Eski köke tapmayız.Türklüğün vicdanı bir; Dîni bir, vatanı bir; Fakat hepsi ayrılır…
Elimde tüfenk, gönlümde iman, Dileğim iki: Din ile vatan… Ocağım ordu, büyüğüm Sultan, Sultan’a imdâd eyle Yârabbi! Ömrünü müzdâd eyle…
Anneye karşı gelmeyelim, Nergis çiçeği gibi, Ne güzel kokarlar, Ellerinde çiçek çok güzel durur.
Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın Bütün zaferlerini…
(ziya Gökalp Malta’da sürgünde iken, Ali Kemal’in yazdığı düşmanca yazılara bu şiirle cevap vermiştir.) Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin!…
Üsküp ki Yıldırım Bayazıd Han diyârıdır Evlâd-ı Fâtihân’a onun yâdigârıdır.Firûze kubbelerle bizim şehrimizdi o; Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz’di…
Dalgın geceler! El ele geldik yarınızda, Sallandık o şen kızla salıncaklarınızda Hummalı denizlerd………………..
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden; Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden! Üzgün ve kırılmış………………..
Uçmakta, konmadan, kıyısız bir denizde ruh; Benzer mi böyle bir kuşa Tufan içinde Nuh? Üstünde gök, sürekli bulutlarla, yüklüdür; Altında…
Eslaf kapıldıkça güzelden güzele Fer vermiş………………..
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine, Kaç def’a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,, Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti Bir tatlı intizâra çevirmiş…
O muğbeçeyle tanıştımdı Lâle Devri’nde, Fütâdegânına son bir piyâle devrinde.On altı yaşına dâhil o şûh-ı Sa’d-âbâd,
Ah eden kimdir bu saat kuytuda, Sustu bülbüller, hıyâban uykuda, Şimdi ay bir serv-i simindir suda, Esme ey bâd, esme…
Gördüm ol meh dûşuna bir şâl atup lâhûrdan Gül yanaklar üstüne yaşmak tutunmuş nûrdanNerdübanlar bûsiş-î nermîn-i dâmânıyle mest
Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum, ‘Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!’ diyordum. His var mı bu alemde nekahat gibi…
Birden kapandı birbiri ardınca perdeler Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler? Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden Firuze nehri nerde? Bugün…
Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur. Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.Mevsim boyunca kendini hissettirir veda; Artık bu…
-Halide Edib’e, sanatta ve fikirde ulvi varlığına derin hürmetle.Bazen kader, gelen bora halinde zorludur ; Dağlar nası………………..
Rü’ya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her anını, her rengini, her si’rini hazdan. Hala doludur bahçele………………..
Koca Mustapaşa! Ücra ve fakir İstanbul! Ta fetihden beri mü’min, mütevekkil, yoksul, Hüznü bir zevk edinenler yaşıyorlar burada. Kaldım onlarla…