Bunları da Okuyun
Browsing: Attila İlhan
Akşam uçuşan o beste kürdili hicazkâr bir genç kızın tamburundan hicranla dolu mimozalar çiçeğe durmuş civciv sarısı yarasalar kara bir…
yağan güneş tozudur billur palmiyelerden ne çok ağustos böceği / yalnızlığa uzayan deniz süt liman / yaprak kımıldamıyor ispanya’da iç…
uzak kamyonlar uğulduyor kar karanlığında sarı tüyleri kanlı heybetli bir it kendini yola vurmuş gururlu ve ıslak en sivri
tuzlu ve uzak temmuz’ları osmanzade’nin şu geçen son tramvay mıdır iskele’ye çatalkaya’da yıldız yağmuru kızılca kıyamet ilk incir mahsulü borsa’ya…
beykoz’da bir balkonda alıngan bir ud buldular ay buluta giriyor yıldızlarla doldu sular ağaçlar mehtabı dağıtıyorlardı unutuldular ölmekle sevmek hiç…
kalın sonbahar hüzünleri / mektepler açık ‘türküz cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi’ soğuk denize dalıp çıkan karabataklar zincirleme şimşekler ki küf…
İzmir limanında suya çöktüğüm malum suya kırk beş kuruşluk bir akşam çöktüğü yirmi dört yıldızın battığı malum lâcivert üstünde beyaz…
pencerede oturmuş yaşlı adam gö………………..
ben yeşil bir su içtim onsekiz emirgân’da içtim temmuz’da bütün karadeniz akıyordu rüzgâr çözülmüştü ay yoktu işte ben klor içtim…
1.zehirli karanfiller büyüttüm dargınlığımın saksılarında biberli kokuları vardı yazın bir akşam hazırlığına benzer kayalık bir deniz kenarındakanlı bir karanlıktı gördüğüm…
hayır 18 işimiz başka türlü bitmeyecek değil mi ki ben soğuk bir namlu gibi kuşkulu bir profil değil mi ki…
yarın akşam gelin dedim ya yırtık pırtık gelin zarar yok üç işimin biri barış biri dünya biri de sizsiniz dedim…
sanki o karanfiller vazosunda duruyor boğaz’ın laciverdine aydan dağılan ışık eli saydam bir büyü elime dokunuyor ikimiz sanki hayal tepeden………………..
Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk Gece trenlerine binme kaybolursun, Sokaklarda mızıka çalma çocuk, vurulursun.Korkusu kalmış içimizde terkedilmiş çocukların, Yitik…
bir ağaç dalına asılı lüks lambasının üç köylü su gibi dökünerek çıplak aydınlığını ağız ağıza yüklü bir traktör römorkundan ışık…
soğuk ağaçlar yapraklan buz tozu fahişeler kırmızı ağzı burnu duman hiç kimse bilmiyor kaybolduğumuzu ne polis ne basın ne haber…
Gecenin arkasında bir yerde Ufaldıkça gaz lambaları Nehrin omuzlarına yaslanıp yaslı bir dindar Yalnızlıktan soğumuş dağlar Kalpaklı bir süvari dolaşırmış…
uçuk kızlar sızıyor uykularına soğuk elleri mosmor gözleri loş fena halde sarhoş içine ağlayan ayılamayacak bugünden yarına hayatları nafile
güneşe karşı havalandı mı kuşlar kanatları pır pır yaldızlanıyor çarşı esnafı sabah sabah kaldırımları sulamışlar yırtık kargaların kış………………..
işte sa majeste izmir şehri 54 ………………..