Bunları da Okuyun
Attila İlhan
boybos tamam ağzı bütün diş tevahür bir kadın bol memeli hayli genç kız dudağı çiğnemiş çok erkek ağzına girmiş dili…
garson masa iyi manzarayı değiştir sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun bu gece yalnızım onlar gelmeyecek sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun hava…
ıslığında usturalar bileniyor bıyıkları marşandiz katarı zulasında eroini esrarı tutuklandıkça yenileniyorkafası kızdı mı taksim’de akşam bütün lahmancunlar ondan sorulur oğlanın…
Karanlığın insanı delişrten bir ihtişamı vardır Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım ………………..
Zarif bir hüzündür bembeyaz dolaşan kuğuya bakarsak Mücevher titreşimleriyle mütereddit bir akşam suya b………………..
seni ben kallavi sokağı’nda gördüm sen beni görmedin görmedin kapıları çaldım adını sordum söylemediler öğrenemedim seni ben kallavi sokağı’nda gördüm…
Biraz Paris- 1. place pigalletelefonlarla geldi telaşlı ve ürkek birdenbire geldi beklemiyordum hayli dargın sesi kalın ve titrek umutsuzluğuma geldi…
desen ki denizin tuzu çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar en fakiri en zengini çirkini…
bana bir şimşek çak ortalık fena karanlık yüreğim örtülüyor ağır bir dalgınlığa genişliyorum durmadan değişen o mevsimde dağlarda kalın omuz…
ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört…
Gözlerın kaç gece eder Dudakların kaç karanfil Gülünce sehpalar devriliyor Kızgınlığın kaç yanardağıSevışmen savaştan beter ………………..
Söyleşir Evvelce biz bu tenhalarda Ziyade gülüşürdük Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler Zamanlar…
yağmurun yerden göğe yağdığı bu gece yasak bölgedeyim büyük çingenelerin çaldığı kaçak silahların içindeyim sevişmek kapısının kapandığıbir nabız yoklar ki…
Elimden gelen bu ben iki kişiyim Çoğalmak neyse ne azalmak zor Birisi seni her an bırakıp gittiğim Öbürü kan gibi…
-I-ateşten köpekler yalıyor sütlü meme uçlarını zebaniler kazımış cehennem yalazı saçlarını azrail gelir nefes nefese teslim alır elbet yanardağ ağzı…
Biz yalnızlıktan doğduk o dağdağalı sudan Biz yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet Birkaç litre kan bir hayli kemik epeyce…
nasıl olduysa birden adımı unuttum adını unuttuğum o sıcak şehirde yıldız alacası yüzen bir zakkum yanımda o hayal kız ikide…
önümden çekilirsen İstanbul gözükecek nerede olduğumu bileceğim sisler utanacak eğilecek ağzının ucundan öpeceğim saçına kalbimi takacağım avcunda bir şiir büyüyecek…
sayende şayeban olduk istanbul şehri sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda ve yaktı…
1dinlerdim telâşlı kanûnlardan sarışın türkçeyi nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi nerde tâvus…