Bunları da Okuyun
Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
Sen benim hiçbir şeyimsin Yazdıklarımdan çok daha az Hiç kimse misin bilmem ki nesin Luzumundan fazla beyaz Sen benim hicbir…
– bu şiir ikinci dünya savaşı içinde kahredilen bütün dünya duvarları için yazılmıştır.-ben bir duvarım hiç güneş görmedim sen hiç…
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak denizle gök arasında çiy yorgunu şehre kurşun kubbeleri…
asıl büyük sarhoş benim uzaktaki ben ki tek damla şarap içmedim ekmeğin beyaz zeytinin siyah olduğunu biliyorum asıl büyük sarhoş…
ikinizden hanginizin saçları gece laciverdi siyah yıldız tozundan ışıltılı ve zenginbakır çalığı gözleri derin yer yer efl………………..
onlara ün mü gelir bazı ses mi duyarlar yumuşak bir kedere ufalır bakışları idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar ölüme koşullanmış bütün…
Şamdanları dolanınca eski zaman sevdalarının Başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegahın Nemli yumuşaklığı tende denizden gelen ahın Gizemli kanatları ruhta…
Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Allende Allendeölüm birden boşalmasıdır insanın kendisinden gizli titreşimler uçar belki boşlukta sesindengüneş vurunca parıldar görünmez ayak izleri ki beyhude korularda…
boybos tamam ağzı bütün diş tevahür bir kadın bol memeli hayli genç kız dudağı çiğnemiş çok erkek ağzına girmiş dili…
garson masa iyi manzarayı değiştir sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun bu gece yalnızım onlar gelmeyecek sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun hava…
ıslığında usturalar bileniyor bıyıkları marşandiz katarı zulasında eroini esrarı tutuklandıkça yenileniyorkafası kızdı mı taksim’de akşam bütün lahmancunlar ondan sorulur oğlanın…
Karanlığın insanı delişrten bir ihtişamı vardır Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım ………………..
Zarif bir hüzündür bembeyaz dolaşan kuğuya bakarsak Mücevher titreşimleriyle mütereddit bir akşam suya b………………..
seni ben kallavi sokağı’nda gördüm sen beni görmedin görmedin kapıları çaldım adını sordum söylemediler öğrenemedim seni ben kallavi sokağı’nda gördüm…
Biraz Paris- 1. place pigalletelefonlarla geldi telaşlı ve ürkek birdenbire geldi beklemiyordum hayli dargın sesi kalın ve titrek umutsuzluğuma geldi…
desen ki denizin tuzu çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar desen ki kendilerinden karga çığlılarıyla kaçanlar en fakiri en zengini çirkini…
bana bir şimşek çak ortalık fena karanlık yüreğim örtülüyor ağır bir dalgınlığa genişliyorum durmadan değişen o mevsimde dağlarda kalın omuz…
ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört…
Gözlerın kaç gece eder Dudakların kaç karanfil Gülünce sehpalar devriliyor Kızgınlığın kaç yanardağıSevışmen savaştan beter ………………..