Bunları da Okuyun
Browsing: Engin Turgut
Siz benim meleklerimden daha saydamsınız, kirlenmeyen bir tek arzumuz kaldıysa bağışlayın! rüzgarımızın arasına kibirden bir cümle, yanlış bir hayal girmesin…
Susamış güneş, yamaçlarda gezinir, erken Bir şehrin gövdesi, kırılmış saksılar ve ben Ürpertiyle insan öpüp, sarstığımdan yüreğimi Ve ben öldüm…
mektubumu açmayın ırmaklarım dökülürgecenin bacaklarını tutar mısın bulutlarım üşüyorşu gövdemi açar mısın bak mavilerim susadıkeşke böyle uçmasaydın dağlarında kar göründübeni…
kardeşiyim ağaçların, ırmakların ve taşta uyuyan yalnızlığın korkular çağında sürgüne yem oldum, sanki gurbet yaşındayımruhum kırık, ruhum dalgın, ruhum isyan…
Topuğumuzdaki sabah rengi kadar aydınlık şu hasret yüzümüz Yeni bir aşk bulduk kendimize, kalbimizi asil ve diri tutmak için Hermann…
Eski anne, eski çocuk, eski kumrallığımızdı kendimize sarılırdık Sokaklara sarkardık, küçücük şeylerle dalgındık, birden uzardı kırılganlığımız…Yırtılmazdı hayallerimiz Kalbimiz yosun tutmazdı…
siz kederin gözlerine sığmazsınız yazgıdan yumuşak bir şey kalmıştırhangi kalp bir mektuba sığmıştır dünya nafile, oyun dışarıda kalmıştırbu yüzleri aynalarda…
o çocuğun gözleri ağzımdan akıyor meleklerin nefesi süt kokmuyor artık! bilmeseniz de olur, dağların göllere aktığını kaderimden kaçın! ..aşk sokağında…