Bunları da Okuyun
Gülseli İnal
Belirsiz bir soluk alıp verişin var duyuyorum uzaklardan artık o soluklarda tüm yıldızlardan şu gökkayalarından koparılmış taş yoksa otların arasında…
İnce sızılar duyarım günle gecenin birleştiği yerde yavaş yavaş solan bir çiçeğin solgun ışığı yansımıştır yüzüme oysa gün parlak gökyüzü…
Bir şey var benden öte incimsi düzlüğünde denizin biri dansediyor tutkun ve savruk başını arkaya atışındaki soyluluk tanrı bakışı bu…
O kadar sıcaktı ki bahçe Yosunlar sararmıştı yıldızlara denk Sıcağın diplerinde kanarya ölüleri Neredeyse toprak rengi yüzler Kuytuda saklı kalmış…
Senin tüy gövden kar beyaz göğsümde gözbebeklerime siniyor devinimin elindeki açelye iskeleti serin fildişi taraça açmış çiçeğini açelye benzeri, dokunarak…
Yüz değişiyordu güneş büyüyordu asmalar gökyüzüne çekilip tuzek merdiveni yıldız uzağına dili tutuk sebboy ardıllarını aradı durdu suda kimbilir kimin…
Ne söylersen onu yapıyorum elimde değil verdiğin güle dokunmamak gözlerin neredeyse bedenim orada oluşuyor yeniden rüzgarların eğilip kulağıma fısıldadıkları oluyor…
Kış geçti eski zamandan kalan duyu belirdi sınırsızca köklerini araladı bereket adına köklerde zayıf hayvan çiçek yaseminle birleşti yıldız onlarca…