Bunları da Okuyun
Hüseyin Peker
H. Haşal’aBende bir ikizin var Hilmi Akarsu ağına kucak açmış Çift kırılmayla bakmış yeryüzüne Bende bir ikizin var Hilmi Çakır…
Şiiri değiştirin Ozan bildiklerim, dost yüzler Ötenin sarmaşığı, sütun kanatlılar Size söyledim baharların arttığını Denizin köpüklendiğini tarih sayfalarında Size söyledim,…
Ben, sayfaları arasında sarı yapraklar, şairler, kurutulmuş çiçekler Barındıran bir sanat dergisiyim; okumayı bırakmış bir öykücünün kitaplığında Güneşi bekleyen; hani…
Yaprakları solan, güz çiçeklerine benzemjşsin sen! 1945’lerin ucuz çeliği, caddelere asfalt döken fabrika bacasına döndüren; maldneli tüfek yuvalarını zafer tanklarıyla…
Ben hepsini biliyorum yapı kalfası yüzünü bu dünyanın tabak tuttuklarına üç kap yemek veren tuzluklarda beyaz inci öğütler karlarla beslenen…
Yaz coşkusu üzerimizde renkli plaj terlikleriyle ateş gösterilerinden güneşin taktığı takılardan gelmişiz bir kağıt gemiyle vardığımız kıyıda sizin dostluğunuz alev…
Gölgede yıkandım, ay ışığı vardı aramızda Suya darılmış biriydim, acıklı boşluk kentinde Yayık çalkalıyor, çırpınıyordum; değişmez yasa Kendini bilenler ıslaklığı…
Güllü kafesinde kanun sazımın Sen olsaydın çalardık, terdilli terdilli Ben bir makam mıyım, kubbe motifli? Kır bıyıklarımdan çıkan çeyrek sesi…
Taş taş üstüne kodun, yıktın yuvamı Yer sarsıntısıyla belli ettin kendini Büyük evlere silah yapan Şimşeğin temsilcisi, yıldırımın efendisi İri…
Yedi konaklık yol kaldı sevdiğim Senle gün arasına, senle güneş Senle üzüm ayına, kiraz ayının on beşine Yetim hakkı yemişler…
O kadar kırdınız ki beni sisli havada taş kesildim aranızda sonradan olacakları görmedim, dar su yollarında seyir uydularına taktım kancalarımı…
Yıldız hücreler yarattım ölmeden önce taşınırım diye kazandığım mallar içine el yazısı ile sattığım dükkânlar yok ettiğim kitaplar, köklü şiirler…
Hiç şiir yazmadım beden diliyle Beni affetsin şairler, göbek taşından dize kuranlar, çift kimlikliler Öpücüğü savunmadım, mavi dişlerimi çıkartmadım Beni…
Ölmüş birinin anısına beste yapıyordum akşamları ne çok ölü birikmiş arkamda ne çok kartvizit yaşarken görmedim saçlardaki güzelliği gözlerdeki parıltıyı;…
Başkası doğar, insan kendi dalını keserken sicimle, dünya bağlarını koparıyorken son gününde, ondan bir önceki.. içe kapanır insan, ceviz kanadında…
‘Setbaşı’ndaki Çam-2’nin yeni dostlarına’Bir şiire oturmak yaldızlı otellerde Neydi, bilirsin, gözetlemek haneberduşun yok yere öldürüldüğü o serüveni: İnce hayat Bir…
Sevgili dostlar, ince kirpiklerle uğrayın Siz bey evlerine, hoş bileziklerle uğrayın Oynayalım, dikine barını bir kere Arnavut saz takımıyla, aşşahtan…
Susuyorum kaya yarıklarında Ölçülü biçimde sürdürüyorum günlerimi. Bitirdim cennet düşlerini Yaşanmaz bildiğimiz su yollarında Bir daha doğma istemem boğazı bağlı:…
Çok uzaktayım sizlerden O ünlü yokuşun gençliğinden Her gün boya ve matbaa kokusu İki bira içip ozan dedikodusuÇok uzaktayım sizlerden…
Eski kayaların adını sordum Yaşamışız dediler Canım istedi yoruldum Güneşler çizildi göğsümeToprakları kalemle çizelim Ağaçlara uyku biçelim Bir kale yoksa…