Bunları da Okuyun
Mevlâna İdris Zengin
Bütün kervanlar göçtü yükleri bendim Ellerim uykuda kaldıSabaha bıraktığın karanfilleri aldım Bir düşten uyanıp bir düşe uyurken Ruhumu yumuşatan buğunla…
Annem yok Onun için çok ağladım Ama bu değil Size söyleyeceğimBir yıldızım vardı Annemin öldüğü gün benim olmuştu Her gece…
Bu kağıttan gemiyi bırakıyorum Bu kağıttan denize Bakıyorum bakıyorum da bitmiyor Ne çok çizik atmışız yüreğimizeDünya ne ki dünya ne…
Git ve defterimi kapat artık ihtiyar süpürge O çocuk öldü bugün Destanı yazılmayacak belki Sita’yı sevmedi diye Ama atlar yavaşlayacak…
Biriniz bir kaç yıldız taksın gökyüzüne Biriniz çay hazırlasın Biriniz akşam olsun İçinizde atların öldüğü müzik susunca Biriniz çocukluğuna sarılıp…
Dinle Gambito söyleyeceklerim var Kalmadı artık Dağlara yaslandığımız akşamlar Babamızın dönmesini beklerken İşaretlediğimiz zamanlar Kalmadı kalmadı Pencereden bizi gözetleyen ağaçlar…
Saate baktım yirmibeş yaşındayım Geç kalmadım tanrım yeniden inanmaya Aşka geç kalmadımArdında yıkık şehirler ve leylaklar bırakan Bir cümle dudaklarımı…
Ben bir çocuğum gözlerim mavi Gökyüzüyle kardeşim Biliyor musunuzÜzülünce ağlarım Gökten de yağmur yağar Ne sanıyorsunuz
Sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi Sert şarkılar vardı yanaklarındaSabahın sisini dalgın atlara yükledim Senin şehrine vardım saçlarını aradım boşuna…
Ey benim Mavi soluklarıyla saçlarımı dağıtan Küçük karanfilim Gidiyorum Öyle başını yana çevirip AğlamaŞarkı söyleyen kuşlarla Acıları tanımayan renklerden geçip…
İnandır beni dünya İnandır yaşadıklarımaGüçlüydüm Uzaklardan gelir uzaklara gider sonbaharlara şaşırmazdım Yüzümün gizli yerlerine ansızın binlerce resmiyle yağan bir harf…