Bunları da Okuyun
Necdet Evliyagil
Baharları Günün ilk saatlerinde getiren; Kederleri Biran olsun uzaklaştırmak için, Ruhun derin vâdilerinde dolaşan; Ölü hatıraların başaklarını Sallayarak, onları Sonsuz…
Ilık sabahların ilk aydınlığı, Penceremizde. Işığın taze ve rüzgârlı kudreti, Üstümüzde. Puslu, gri bir âlem derinliğinde Tepeler. Tanrıya uzanan eller,…
Rüzgârlar ne olur Götürmeyin bulutlarınızdaki, Tüm mavilikleri-pembelikleri, Şu tepenin yamaçlarındaki Gri, beyaz dumanları, Minicik puslu parçaları Bana bırakın, Yağmur yüklü…
Rüzgâr, Hızını yitirince Ne olur? – Sıcak olur çözülür… Bulut, Işığını yitirince Ne olur? – Yağmur olur dökülür… Yaprak, Yeşilini…
Hafif rüzgârlarla avunan ruh! Hatıraların sevgilerin kadar Yalnızlığı sevseydi; Belki şu an sen bir mutekit olur, Köşende dua ederdin.. Yahut…
Sanma ki Işık söndü diye Görüntün kayboldu; Oysa inan ki Işığa parıltısını Ve tüm aydınlığını Veren sensin… Işığın gücünü, Başdöndürücü…
Filizi bir gülüştür, Yaprağın ve dalın istediği…Bulutlardan dökülüştür, Toprağın ve ağacın belediği…Pembe bir düştür, İnsanlığın ve yaşantının dilediği…Yürekten bir öpüştür,…
Sana Rüzgârları versem, Ne yaparsın? – Sıcaktan bunalanlara, Bir avuç Esinti verir misin? Sana Bulutları versem, Ne yaparsın? – Susuzluktan…
Güneşe el çırptılar, Aydınlığı göremediler Karanlıkta kayboldular..Büyümek istediler, Gelişip-serpilemediler Cüce kaldılar..Sevilmek dilediler, Okşanıp-öpülemediler Yalnızlığı tattılar..Oyuncak beklediler, Vitrinlerin önünde düşlediler Oyuncak…
Bir türlü yaklaşmak istemediğimiz, Adını duyduğumuz an ürperdiğimiz, Hep kendi dışımızdaymış gibi düşlediğimiz Ölüme alışalım diye midir, nedir, Her gün…
Ocaklar Yanıp – yanıp söndü; Odunlar, tahtalar, çıralar Çatır – çatır Çatırdayarak; Çıtır – çıtır Çıtırdayarak; Seslerin en sıcağını Mutluluk…
Nisan’da gülümsüyor, Çiçek açan dal, Aydınlığına kavuşan gökyüzü, Çatlayan toprak – tohum, Yeşillenen yaprak, Yaşantının mutluluğunu söylüyor..Kuşlar cıvıldıyor, kuşlar. Yağmurun…
Birgün geldiğimiz yere tekrar yalnız başımıza dönecek, Ve arkamızdan, nereye gidiyorsun diye Ağlayanlarımız, bir başkasına gönül verecek Olduktan sonra neylersin…
Yalnızlıklar içerisinde Kaldığımız zaman; Düşlerimin derinliklerinde, Hiç tanımadığım; Fakat yabancısı olmadığım Bir sevgiliyi arıyorum..Uzaklarda olmak İsteğini duyduğum an; Anılarımın sonsuzluğunda…
-I-Olan oluyor, Gelen geliyor, Kalan kalıyor, Ölen ölüyor, Bir seste, Bir nefeste..Bir nefeste Geldik dünyaya, Bir nefeste Sevdik – beğendik;…
Nedir istemediğimiz Üzünçlerimiz mi? – Gülümsemesini yitirdiğimiz..Nedir göremediğimiz Sevdiklerimiz mi? – Gelmesini gözlediğimiz..Nedir çözemediğimiz Düşlerimiz mi? – Gerçekleşmesini beklediğimiz..Nedir bilemediğimiz…
Nisan’da gülümsüyor Çiçek açan dal, Aydınlığına kavuşan gökyüzü.. Bu ışıklı mevsimde Çatlayan toprak, tohum, Yeşillenen yaprakta ruhum Yaşantının mutluluğunu söylüyor.
Sabahların ılık puslu derinliklerine, Ve rengârenk kır çiçeklerinin tümüne Birer birer açılmış pencerelerimiz; Nisan rüzgârlarının ürkek esintilerine Bırakılmış-kapılmış düşüncelerimiz.. Dağ,…
Omuzlarına-başına, Kanatları görünmeyen Melekler konduğunda; Onları ürkütmeyen İyiliklerle mi coşkulusun? O anda hiç korkma: – Güzellik melekleriyle dolusun… Yüreğine-sesine, Hırçın…
Gecenin bekleyen sessizliğinde, Dolup hayalinde bir masal gibi.. Gezersin gölgenle baş başa yine, Mâzi sularında bir sandal gibi..Hûlyası elem dolu…