Bunları da Okuyun
Sadettin Kaplan
Parçalanan bir camdı gülüşün kaldırımda Kaldıramadı kahkahanı zamanın kaldıracı N’olur bir daha gülme şaşı vitrinlere karşı Vitrinler dert vitrinler baştanbaşa…
Ergen eğreltilerde patlayan şebnemlerdi O nemli kuytuları yırtan aygırlığımız… Bin ömrü bir lahzaya hangi rüya demlerdi; Havaya hava çizen o…
Bilemez kimse benim gece yangınlarımı Ben bilirim vuslata yakın iken bu kadar Düğümledim dünlere umut yarınlarımı Muhtacım bugün sana ekmek…
Karanlıkta karalar emiyor beyazlığı Alaca bir sahile yağıyor akla kara Dalgaların ağzında köpüklerin azlığı Getirmiyor bu sonsuz denizde akla karaSokar…
Şimdi yorumundasın Yordamsız uykulardan arta kalan bir düşün Bir düşün Tırnaksız izdüşümünde uçurum Uçuk zamanlara kaşındıkça düş Düş ki düşünesin…
Tükeniş türküsünde hep var oluş sesleri Nerde ol tutiler ki/ susturulmuş sesleri… Bulut saçı değmemiş o yoksul yamaçlardan Yalın düşler…
Ebemin kuşağında yeşerir ışıldardı, Ebemkuşağı gibi güneşin yedi rengi… Derler ki, gün güneşin gece bağrını yardı Ve renksizler kurt gibi…
Gerçekti düş değildi Olmadı ömrümce hiç düşüncem düş düşkünü Düş olsa düşünmezdim atladığım eşiği Düş olsaydı ne diye bir yay…
Gıcırdak kapısında düşlerimin Çıngırdardı hep o özge çıngırdak: Dandini dandini dastana! .. Bir kuyu ki, indikçe in, Bir yol ki,…
Durun! .. Dinleyin gökte vurulan son çığlığı, Düşünün! ..Kaçıncı kez kırıldı defne dalı? Kaçıncı kez kanadı şu güvercin kanadı? Duyun…
Son rüzgârın kanadında son kuşlara inat Sonbaharın türküsünde dil eriten dallar Son sarı yaprağını sararken son umuda İçinde zembereği boşalan…
Sn. İsmail Müftüoğlu’na…Takdir-i Huda’dır bu nehri nâra döndürür Dilerse bal şerbetin zehr-i mâra döndürür…Gezmesin sıhhatine kibredip de pehlivan Eser nesîm-i…
Derler ki yılı gün yelpazelermiş Dedemin yel gibi estiği yerdeHançeri denize saplı dururmuş Suların ateşe kestiği yerdeKan rengi laleler/ güller…
Katlanmayınca çileye dokuza katlanır yiğit, Köklerinden asıldığı toprağa eğilir söğüt, Sallandıkça ne sedalar alıp gelir maveradan; Bir avuç gazoz kapağı…
Kervanda nefes yok tek ses çıngırak Heybeler gam dolu yollar çok ırak Tükendi dermanın ey düş devesi Bu son dönemeçte…
Ben ki, dipsiz deryâmı yudumlayan adayım, Bin ağıttan süzülen o tek bir damladayım…Ruhumda kâinatı nokta eden yüce sır, Gönlümün aynasından…
Açıkta demirlemiş gemilerden Islak martı çığlıkları taşınır rıhtımlara Gün vurmaya görsün denizin ensesine Bacaklarını uzatıp oturur kumsalda İhtiyar bir denizanası…
Nevâ telimde bin mızrap kırılır Hicaz kurdu Kürdî ulurken aya Bu fasılda hay diye haykırılır Son neyzen ruhumu üfler Sabâ’ya…
Gün vurur mızrap-mızrap, tarih bir türkü söyler, Gök durur, ırmak durur; türküler Türk’ü söyler! .. Çağların ötesinde, yüzyılların sesinde; Atatürk…
Oy dedikçe meltem mihrican olur; Oyulur yüreğe oy çukurları… Candan kan sunulan bir fincan olur Korkunun kazdığı boy çukurları…Dişsiz bir…