Bunları da Okuyun
Sadettin Kaplan
Kirpiklerin o soyut resmini çizmektedir Yüzünde gölgelenen kaçamak duyguların Yıldızlar son şarkıyı notaya dizmektedir Sessiz ve aralıksız ritmiyle uykularınUmudun durgun…
Zor olan toprağa sıkı basmak Tutabilmek eteğinden dünü Her sabah yeniden çıkıp asmak Pencerenin pervazına günüTakvimde beliren yeni aya Zor…
Bir bahar dalında göründü zaman Gözleri çırılçıplaktı Eriyorken gözbebeğim mevsimin ılık teninde Baharın gülleri aktı Çıplak gözlerimle gördüm Bir kanadı…
Okyanusların dibi sığlığın kadar derin Güneşin yüksekliği bakabildiğin kadar Salıver dizginini doru düşüncelerin Sevdanın sıcaklığı yakabildiğin kadarHani bazen düşlerin bir…
Nasırlandıkça yürekler “dil-i şeydâ”yı unuttuk İhtiras sahralarında gömüp Leylâ’yı unuttukNerde söküp de kalbini sevdiğine veren yiğit Arastaya düşünce aşk kara…
Asrın bahçesinde gül deren zaman Bazen gülle gibi bir “an”a düşerBezirgânbaşıyla dostsa haramî Menzile yürümek kervana düşerHeder olacaksa bir yıllık…
Tarihten önceki çağlar Üstüne konmuşsa dağlar Yeşil bir türküyse bağlar Orası Anadolu’durDağlarının tuğu karsa Kayasında kartal varsa Yüreğin Türk-Türk atarsa…
Aşk mızrap vurdukça gönül telime Tek bir ses veriyor sazlarım gülüm Bazen bin cümledir bir tek kelime Çoğalır özümde azlarım…
Şu resmimi bayram günü çekmişim Çerçevesiz başucuna koy anam Doymadıysan yavrum diye sevmeye Bas bağrına bu resmimi doy anam Gün…
Kendim yargılandım kendi yasamda Her gece kendimi içtim masamda Neyi değiştirdim şu “meyhane”de Ben olsam da olur ben olmasam da
Sen ey kutlu Ağustos; şan ayı, zafer ayı, Çıkardın bir Hilal’den binlerce dolunayı…Malazgirt güneşidir şavkıyan ta Mohaç’ta; Hilal’in tuğrası var…
Sırığını âsâ sanan bedevî Özün Emîr bildi cihanı yurdu Her sabah sırtına giydiği devi Her gece altına serip uyurduKelâmda cümleyi…
Gül kokuyor kuş sesleri bu sabah Yine zülfün seher yeline değdi Kavurdu gönlümü kor gibi bir ah Belli ki yâd…
Gözde seğirince gün ah gelir aman gider Bu tren şu kampana vurduğu zaman gider An olur bu harmanda rüzgâr biner…
Gel ne zaman istersen çözülmüş saçlarınla Çözdüm düğümlerini yolların birer-birer Hasretim kan kınası son turnaya yakılan Bir ağaç var altına…
Dağın yamacına yaslanmış köyüm Yedi köyün uğrağıymış bir zaman Ormanlar tutunurmuş eteğinden Fermanlar er seçermiş erkeğinden Düğünleri varmış bayramları varmış…
Biz giderken kapalıydı kapılar Açıp gittik Bir avuç türkümüz vardı terkimizde Saçıp gittikBelâ palaydı ensemizde Ölümlerin üzerine uçup gittik Ödül…
En çok ben severdim seni Bir de sen Bir-bir açılırdı pencereleri yüreğimin Her pencerede yakuttan bir güneş Bir bardak demli…
Çıktık açık bütçeyle on yılda her hesaptan, Son yılda onbeş kilo et almışız kasaptan. Kendine doğru yontan kaç keser çıktı…
Sıvanır her lahza yalnızlığına, Vurulan son günün kapkara kanı… O son yalnızlığı son bir kez sına, Ateş pençelere verip yakanı;…