Bunları da Okuyun
James Joyce
Gökyüzünde mahcup bir yıldız geçerken Kızoğlankız edasıyla ve hüzünle, Duy uyuşuk akşamın arasından Şakıdığını bir sesin eşiğinde. Çiy’den daha narindir…
Ah ile vah içinde rüzgârla çakıl, Çılgın iskele inler de durur; Balçıklı her taş bunaklaştırır Denizin dalgalarını daha da bir.…
Ne de serin ova şimdi Ve gideceğiz oraya biz, ey sevgili Bir zaman Eros’un gittiği yolda Ötüyor aralıksız kuş sürüleri.…
Ne de hoş bu tutsaklık Ki gönlüm, can evim pek memnun – Uysal kollar kur yapar bana yumuşayayım diye Ve…
Öyle yakındı ki bana sesin Canını yaktım O’nun, Çünkü ellerimde buldum yeniden Ellerini senin. Söyleyecek söz yok artık Taşı gediğine…
Dönmekte alacakaranlık mor kuvars’a Maviye ve laciverde, Lambanın soluk yeşil parıltısı Caddenin ağaçlarını örtmekte. Çalar ağırbaşlıca eski piyano, Usul ve…
Bütün gün yağdı yağmur Ah gel bana ladin ağaçlarının arasından. İncecik örtmüş yapraklar Yolunu belleğin. Belleğin yolunda durur Gideriz sonra…
Ağız dil vermeyen gecede Solgun yıldızların meşaleleri Yalazlanıp yitiyor. Vuruyor belirsizce minberin çinisine Gökyüzünün uzak sınırlarından ruhun ışığı, Gecenin günah…
Şimdi, tam şimdi, Eros’un tatlı ezgiler çıkardığı Bu kahverengi toprağın üstünde Dolanacağız ikimiz, el ele, Eski dostluğumuz hürmetine sabırlıyız, Güzelim…
Üzülme çünkü yalancı bir yaygaraya İnanır herkes sana inanmaktansa: Hoş tut gönlünü, sevdalım – Onurunu hiç lekeleyebilirler mi ki? Bütün…
Bütün gün duyduğum gürültüsü İnleyen suların, Martının arkasında Kalıyorum keder içinde yapyalnız. Duyuyorum yellerin çığlığını Tekdüzeliğinde suların. Boz yeller, soğuk…
Beni kandıran gözler gösterecek Gün akşamda geçeceğim yolu, Boz yolun menekşe işaretleri Yıldızın buluşma ve ayrılma yeri. Ah yıldızı günahın!…
Bir kış güneşi bulmak için göç ediyor Soğuk kırmızı bir yolda güdüyor davarını, Çağırıyor onları bildik bir sesle, Ve Kabra’ya…
O bella bionda, Sei come l’onda! Serin tatlı çiy’den ve biraz parlaklıktan Ördü ay sessizliğin ağını Bahçesinde bir çocuğun Marul…
Kimdir geçen yeşil korudan Eğilirken önünde her ağaç ilkyazda? Kimdir geçen neşeli korudan Çıldırtmak için yeşili curcunayla? Kimindir bu usul…
Acaba ne öğütledi yüreğine Bu başı bağlı ay, mahcup şirin yavrum, Kadim dolunaydaki Eros hakkında Şöhreti ve ayakları altındaki yıldızlar…
Rahoon’a yağmur usulca iner, incecik, Düşer esmer yarimin kabrine incecik. Sesinin kederi gel der, mahzunca Gri ay ışığında. Dinle sevgili,…
İsterdim ki uzanalım Karaçam korusunda, Gün ortasında Sepserin gölgede. Ne de hoş uzanmak orada, Öpüşmek ne de şirin, Bu koca…
Kuşatmadaki bir orduyu duyuyorum ve gökgürültüsünü Dizleri köpüklü atların suya batışını: Kibirli, kara zırhlar içinde duruyor tepelerinde Hor görerek yuları…
Giymiş sevdiğim incecik bir entari Elma ağaçlarının arasında, Şen şakrak rüzgârlar esmeyi Arzular topluca orada. Hoyrat rüzgârların taze yapraklara Giderayak…