Bunları da Okuyun
Yabancı Şairler
Siz milyonlarsınız. Biz kıyamet kadar, Deneyin savaşmayı bizle! İskitleriz! Serde Asyalılık var, Bu çekik ve bu aç gözlerimizle! Size yüzyıl,…
Gece. Şehir uyumuş. Kocaman pencerenin ardında Can çekişen bir adam gibi Sakin, heybetli.Camın önünde kederli biri Küsmüş talihine, Göğsü bağrı…
Ah karanlık çöken bahçenin sessizliğinde oturmak, Kız kardeşin değirmi ve koyu gözleri açılmışken erkek kardeşte, Onların kırık ağızlarındaki erguvan renk…
Lanet olsun size karanlık zehirler, Beyaz uyku! Alacakaranlık ağaçların Bu çok tuhaf bahçesi Yılan, gece kelebeği, Örümcek ve yarasalarla dolu.…
Nice kentler gördüm, alevlerin kurbanıydılar, Zamanlar, vahşet üzerine vahşet getiriyordu, Ve toprak olmuş nice ırklar, Hepsi de günün birinde unutuluyordu.Tanrılar…
Güneş güz inceliğinde ve çekingen Ve ağaçlardan düşer meyve. Sessizlik mavi uzamlara yerleşmiş Uzun bir öğle sonrası.Metalik ölüm sesleri; Ve…
1 Bir nefesin gölgesinden doğma bizler Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler, Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine. Dilenciyiz sanki, yok…
Seni çığırıyorum vahşi uçurum, Gece fırtınasında Burçlaşarak katmanlaşan dağlar; Gri burçların Taşarak cehennemi maskara sıfatlardan, Ateşli muzur hayvanlar, Haşin eğreltiotları,…
İkide bir çıkıp geri geliyorsun hüzün, Yanarak sona eriyor altın rengi bir gün.Kibirsizce boyun eğer acıya her sabreden Hoş bir…
Özlemin korları var gece karanlığı bakışlarında Hiç bulamadıkları vatana duyulan özlemin korları. Öylece kapılmış gidiyorlar, derin esrarı yalnızca Sonsuz hüzünlerde…
Pencereye kar düşünce Çalar akşam çanı uzun, Evi düzen içinde Hazır sofrası çoğunun.Gezgin-göçebe kimi de Gelir karanlık yollardan kapıya Toprağın…
Akşam oldu mu duyulur yarasaların sesi. Çayırda oynaşır karayağız iki at. Hışırdar kızıl akçaağaç. Gezgin ise görür o küçük meyhaneyi…
Akşam oldu mu hazan ormanları Kan kusan silahların sesiyle sarsılır, Altından yaylalarla mavi göller üzerinde güneş Durmadan artan kederiyle yıkılır…
Yürük yaylasında bir yeşil çadır Çadırın içinde bir civan yatır Sıva da bacağını kalmasın hatırYürük yaylasında gün gelir geçer Kızların…
Yüksek ka(h) velerde lambalar yanar Her kulun başına deölet mi konar Kişi sevdiyine böyle mi yanarKör olsun sürünsün haci Mustafa…
Yük altında kaldı para kesesi Aldı beni şu çocuğun tasası Öpmek bilmez koçmak bilmez basasıGel gidelim şu yokuştan aşağı Beş…
Yüce da(ğ) lar başın meskyen eyledim Derdim çoktur halim kime söyleyim Ey efendim ben bu dertten öleyimKo desinler dertli ölmüş…
Yine toparlandı dağın dumanı Bir güzelin kaldı ahd-u-amanı Şindi geldi sarılmanın zemanıA(ğ) la kuzum a(ğ) la Ben yandım a(ğ) la…
Yine sevdiceyim göynüne uydu Cereme kesildi gözlerin eydi Üç toptan mintanı gündeye geydiAldırdım elimden urumelliyi Çifte benliyiDaracık sokağı duman bürüdü…
Yine kaynadı co[ş]tu da(ğ) lar taşı Akıttım gözümden kan ile yaşı Alınca şişane seymenler başıBize meskyen oldu Urum-elleri Arpalıktır bize…