Bunları da Okuyun
Yabancı Şairler
Değiştiğimizden beri Sürttüğümüzden, dalga geçtiğimizden Ağladığımızdan ve birlikte işediğimizden beri Sabah uyandım Gözlerimde bir düş Ama sen New York’a gitmiştin…
Ağırlığı dünyanın aşktır. Yalnızlığın yükü altındaHoşnutsuzluğun yükü altında, o ağırlık sırtımızdaki o külfet aşktır.Kim diyebilir ki öyle değil? Rüyalarda o…
Seninle ilgili neler geçiyor aklımdan, Walt Whitman, başağrısıyla yürürken kenar mahallerde ağaçların altından, ürkekçe seyrederek dolunayı. Açgözlü bitkinliğimle satın alacak…
Amerika her şeyimi verdim sana, şimdi bir hiçim 17 Ocak 1956 ve iki dolar yirmi-yedi sent. Kendi kafam bile destek…
Milyon kere milyon gözlü bir canavardır o. Tüm fiilleri ve kendi kendi içinde gizlenmiştir o. Elektrikli yazı makinalarında mırıldanır Kendine…
Kendini bilmez bir yığın cahil cühela korkak ve cansıkıcı herif kalkıp şiire saldırıyorlar. Şiirin nasıl yaratıldığını bilmeden. Bu düdüklerin yoluna…
Tanrılar kendi gövdeleri üstünde hora tepiyorlar Yeni çiçekler açıyor Ölüm’ü unutarak Göksel gözler kuruntunun yürekvuruğu ötesinde Şen şakrak Yaratıcı’yı görüyorum…
Dünyanın ağırlığı aşktır. Yalnızlığın yükü altında, Hoşnutsuzluğun yükü altında, o ağırlık taşıdımız o ağırlık aşktır.Kim öyle değil diyebilir? Düşlerde o…
ağır pazar örtmüş kaynayan kanı, haftalık ağırlık çömelmiş kaslarına, kendi içine düşmüş nedensiz çalan çanları bulmuş ve biz de mutlu…
Umu, sonsuz umu,o her gülü de çınlayan evren.Sana,sana dönüyorum durmadan o geçmiş tepelerin saatinde,boğuntuyla.O ağırlığı anıların,yitiğin yolunu bulmalı ve bütün…
Üç öğlen Arabistan’ında Timsah yüzlü kulelerde O pırıl pırıl teninin Arabistan’ında O kara kara düşlerin sarığındaÇanlarda öten ateş O kapalı…
Derinliklere rüzgar çanları kırar Boşluğun kristalleri kimse yok dileyecek Söz tadın insanların egemenliğinden kaçtı Ve gözmen şarkıdan izlediğim kapılarına dek…
Clitemnestre bir bakanın karısı,bakıyordu pencereye.Viyolenselciler geçiyordu için çayı bir arabanın içinde,ısırarak havayı ve okşamaları içtenlikle. Güzelsiniz Clitemnestre,kristali teninizin uyandırıyor merakını…
IBir dadacının şarkısı yüreği dadayla dolu fazlaca yordu motoru yüreği dadayla dolu Asansör bir kral taşıyordu ağır çıtkırıldım özerk ayrıca…
beş zenci kadın bir otomobilde infilak ettiler izleyerek beş yönünü parmaklarımın tanrıya yakarmak için elimi göğsüme koyduğumda zaman zaman başımın…
Ailenin yadsınmasını doğuran nefretin tümü ürünü dadadır; yerle bir edici eylemin, var güçle yumruklarda anlatılışı: DADA; incelik ya da uysal…
I la chanson d’un dadaïste qui avait dada au coeur fatiguait trop son moteur qui avait dada au coeurl’ascenseur portait…
Bak saçların dağılmış beynimin yayları yere serili sararmış kertenkelelerdirkimi zaman asılı delik deşik ağaç asker kuşların sessizce toplandığı çamurlu yerlerde…
Sen ey, o uykulu savaşçı, kumlar üstünde, Yorgun bir su ısıtıyor güneş saçlarında Ve bir günlük yakarak düşman yanağında, Karıştırıyor…
Tam kendi olunca en sonu ölümsüzlükte, Şair, yalın kılıç, meydan okuyor çağına. Ürkmüş dünya, şaşıyor nasıl duymadığına Ölümün çanlar çaldığını…