Bunları da Okuyun
Yabancı Şairler
Ayrılmak mı istedik biz? İyi, akıllıca olur mu sandık? Öyleyse, ayrılınca, neden cinayet gibi sarstı bizi bu iş? Ah! Biz…
Sevdiğim gündenberi en güzel bir hayatla Dolan kalbim ilahi bir varlık olmadı mı? Neden beni daha çok dinlerdiniz vaktiyle? Ben…
Fırat kıyısındaki şehirler! Palmir’in yolları! Ve ey çölün ovalarındaki sütun ormanları, Ne oldunuz? Siz ki aşıyordunuz hudutlarını Bütün yaşıyanların, Fakat…
Çocukken arasıra Kurtarırdı bir tanrı beni İnsanların bağırışlarından ve sopalarından; Masum rahat, oynardım o zaman Çiçekleri ile korunun Ve göklerin…
Çocukken, Çoğu kez bir Tanrı kurtarırdı beni Bağırışlarından ve sopalarından insanların, Sonra oynardım güzelce ve güvenle, Korudaki çiçeklerle, Ve havası…
Şendir dönüşü gemicinin yuvaya sakin akıntının üstünde, Uzak adalardan, bereketli olmuşsa hasadı; Öyle dönerdim ben de yurda, toplayabilseydim İyilikleri acılar…
İyi bir şeydir insanın uzaktan bakabilmesi hayata, Ve anlayabilmesi hayatın kendini nasıl algıladığını, Ayakta kalabilen, atıldıktan sonra tehlikenin kollarına, Fırtınalarda…
Mutluydum sabahları gençlik günlerinde ağlardım akşamları, artık yaşlıyım kuşkuyla başlarsam da günüme sonu hep kutsal ve sükun içinde.Çeviren; Gökhan Oflazoğlu
1Orada Alplerin içinde aydınlık gecedir daha, ve bulut, Neşeliyi şiirleyerek örter orada esneyen koyağı. Oraya buraya toslar, yuvarlanarak şakacı dağ…
Benimdi dünyanın güzel şeyleri zevk almaya gençlik saatleri, ne kadar uzakta. Uzakta Nisan, Mayıs, uzakta Temmuz; artık hiçim ve yaşarım…
Sevgili, sayrısın gönlüm yorgun ağlamaktan, ve içimde titrek pırıltısı korkunun; ama, inanamam öleceğine sevdiğin sürece.Çeviren; Gökhan Oflazoğlu
Ruhum özlerdi yüceleri, ama aşk, çekti toprağa; ve acılarla eğip başımı daha öylece izlerim yaşam çizgisini dönerim başladığım noktaya.Çeviren; Gökhan…
Ama dost, geç geldik biz. Doğru, yaşıyor tanrılar Ama başlar üstünde, yukarda, bir başka dünyada. Sonsuzca etkindirler orda ve pek…
Hayal eder dururum; yüreğimi dağlayan Düşünü bir kadının, sevdiğim, beni seven, Ne tüm özge bir insan, ne kendine benzeyen Bilinmedik…
Hâtıralar, ne istersiniz benden? .. Sonbahar… Durgun gökte ardıç kuşları uçuşmadalar, Güneşten, ölgün ve soluk bir ışık vurmada İçinde poyrazlar…
Buz tutmuş o ıssız eski park içinden İki hayaletti demin kayıp geçen.Gözleri sönmüş, gevşemiş dudakları, Güç duyulur neler fısıldaştıkları.Buz tutmuş…
Ah! Yarenler! Ilk sevgililer! Ve çiçek tenler Saçların altın rengi, gök rengi bakışların, Kendiliğinden dogan ürkek okşayışların Korkuyla dokunduğu sevgili…
Gözlerini severdim en çok, Gökteki yıldızlardan parlak; Bir parça da baştan çıkarak. Dans edelim gel! Ne halleri vardı, sahiden, Bedbaht…
ıssız ve buz tutmuş eski alanda iki gölge geçiverdi bir anda.dudakları sarkık, ölgün gözleri ve güçlükle duyuluyor sözleri.ıssız alanda düşsel…
İşte yemişler, çiçekler, yapraklar ve dallar! İşte kalbim, çarpıntısı yalnız senin için! O bembeyaz ellerin kalbimi kırmasalar! Bu küçük armağanı…