Sefil baykuş ne gezersin bu yerde?
Yok mudur vatanın, illerin hani?
Küsmüş müsün selâmımı almadın,
Şeydâ bülbül şirin dillerin hani?
Ecel tuzağını açamaz mısın?
Açıp da içinden kaçamaz mısın?
Azad eyleseler uçamaz mısın?
Kırık mı kanadın, kolların hani?
Bir kuzu koyundan ayrı ki durdu,
Yemez mi dağların kuşuyla kurdu?
Katardan ayrıldın şahin mi vurdu?
Turnam teleklerin tellerin hani?
Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın?
Odan ne karanlık yok mu ataşın?
Hanidir güveyin, hani yoldaşın?
Hani kapın bacan yolların hani?
Kara yerde mor menevşe biter mi?
Yaz baharda ishak kuşu öter mi?
Bahçada alışan çölde yatar mı?
Uyan garip bülbül güllerin hani?
Bunda yorgan döşek yastık var mıdır?
Bu geniş dünyada yerin dar mıdır?
Dalın tahta duvar önün yar mıdır?
Yeşil başlı sunam göllerin hani?
Körpe maral idin dağlarımızda,
Dolanırdın solu sağlarımızda,
Taze fidan idin bağlarımızda,
Felek mi budadı dalların hani?
Düğününde acı şerbet içildi,
Gelinlik esvabın dar mı biçildi?
İlikle düğmele göğsün açıldı,
N’oldu kemer beste bellerin hani?
Alışmış kaşların var mı kınası?
Ala idi o gözlerin binası.
Kocaldın mı on beş yaşın sunası?
Yok mudur takatın hallerin hani?
Emmim kızı aç kapıyı gireyim,
Hasta mısın halin hat’rın sorayım,
Susuz değil misin bir su vereyim,
Çaylarda çalkanan sellerin hani?
Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz,
Ninni balam ninni kalma uykusuz.
Hem garip hem çıplak hem aç hem susuz,
Felek fukarası malların hani?
Her gelip geçtikçe selâm vereyim,
Nişangâh taşına yüzüm süreyim.
Kaldır nikabını yüzün göreyim,
Ne çok sararmışsın halların hani?
Civan da canına böyle kıyar mı?
Hasta başın taş yastığa koyar mı?
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı?
Al giy balam al giy, şalların hani?
Daha seyrangâha çıkamaz mısın?
Çıkıp da bağlara bakamaz mısın?
Kaldırsam ayağa kalkamaz mısın?
Ver bana tutayım ellerin hain?
Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın,
Uyandın da taş yastığa dayandın.
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın,
Yeller mi savurdu küllerin hani?