senden alıp gidiyor gözlerimi
gölgesi bile sığmıyor yüzüme yorgunluğun
alıp gidiyor dönmeyen atlıkarıncalar
kırların düş artığı şölencileri
sanki ben değilim baktığın kadar
karla rüzgar alıp gidiyor geceye uygun
onları unutmamak bunca uzaklıktan
sarp yürekli ermişlerini boşluğun
göğe açılan yangınları unutmamak
kara bir günbatımı girişken saçlarından
yitik bir ses taşıdıkları ırmak
kırlarda tütüp duran binlerce bozgun
çığlıkları ağaçlara asılı
ıssızlığı yürüyenler birikmiş yoğun
herkesin yüzünde onlardan bir iz
bir kapanmaz yara ölüme karşı
kıyısına gelip durdukları deniz
damgasını yedikleri boğulmuşluğun
kan alıp gidiyor ışığa doğru
senden alıp gidiyor senin uğultun
geçitsiz bir başdönmesi karanlıkta
kulelerin çizgileşen uçurumu
çizgileşen o yenilgi her bakışta
açılmayı bekleyişi bir tohumun
düşler seni de karartıyor ey şehir
aldananlar yargılılar kim varsa unuttuğun
birer birer çıkıyorlar dalgın su yüzüne
yüreklerinden yayılan eski kır günleridir
kırçıl akşam şarkısı surların üzerinde
senin o yarı tutsak yarı tanrı yok oluşun