Bir su gibi akıp gidiyor
ne uçup konan kuşa benziyor
ne yeşerip kuruyan ağaca
derin bir ırmak vadisi dünya
bir kez geçiyor içinden
kıvrılıp bükülen,
çoğalıp eksilen,
solup kuruyan…
… oluyor ya da okyanusa doğru dolup
dolup boşalan bir bend
bazen karı suya ayartan güneş neşesi
bir soluğu bir soluğa sekerek ulanan vahşi
bazen Nil kadar güngörmüş, durgun,
tenha bir güneş teri
deltanın buğusunda eşitleniyor,
o büyük ağızdan,
ilk ve son kez, yutulmadan
… nasıl da şamatayla başlıyor akış,
sonsuz bir şımarış vadisi sanki
hayat denilen korkunç hayret vadisi
… gidiyor belki bir kez kanarak
… geçiyor belki son kez anarak
… geçip gidiyor
yıkanarak hayat suyunu