Kırmızı boyun atkısı olmasa da çocuğun
saçlarına kanan rüzgar uzak diyar kokabilir
Bir daha yaz gelmez
diye savrulan ağacın gövdesine
bilmediği öfkelerden paslı çiviler çakıp
şaşkın suskun öylece kalabilir
sana karşı ağlamadım ama
ağlayacağım bu gece
diye arkadaşının gözlerinde.
Kırmızı boyun atkısı alınmasa da çocuğa
ustasından bir nişan hediye
yine de gönlünü dik tutar çocuk
Hayırlı işler Hay-Ni, hayırlı işler ustam
der gider işliğe
Kapı yine dar
nekes ve zorbadır
usta ağır ve yorgun, sorar
Felaketlerle ilgili değilsin
Gidiyor musun yoksa?
Çocuk tok, kesin ve acımasızdır
Ustam ben artık kendime yakıştırabiliyorum
her felaketi
Usta, tamam der içinden
Bu çocuğa kim başka ne öğretebilir.
Kırmızı boyun atkısı eksik olsa da çocuğun
ve gözleri ela ve teni buğday yirmi iki yaşında filan
olmasa da
çocuklar yanıtsız bırakmayın beni
bu çocuk en kolay nereye gidebilir?
İnan bu çocuk en kolay abla dedi çocuklar
bu çocuk hangi ülke onu beğenir’e hangi şehir izin
verir’e gidebilir.
ve zaten insan abla en kolay
kendi felaketinin peşine gidebilir
bir soru daha çocuklar
Ayağı kayabilir mi çocuğun?
Abla, ola ki kayabilir.
Kırmızı boyun atkısı olsa da çocuğun
yönünü yurduna doğrultur bir gün
işte şu gökyüzünün altında
şu eşikte kucaklayıp öper yurdunu
Bir gün ayrılıkların da tarihi yazılacaksa
tanık olun çocuğa
yağmur, rüzgar ve savrulan hayat
insanın yitirip aradığı duygu
karşılayın çocuğu.