Bunları da Okuyun

    Sesin Yargılanışı Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Ellerin Avucumda İki Ateş Damlası Şiiri – Nihat Behram

    21 Mart 2022

    Mavi Gözlü Dev Şiiri – Nazım Hikmet Ran

    20 Mart 2022

    Ey Menekşem Şiiri – Nizar Kabbani

    29 Aralık 2021

    Mehpare Çıkar Şiiri – Urfalı Şair Nâbi

    29 Aralık 2021

    Garip Haller – 3 Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Âgâz-ı Gazeliyyât 180 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021

    Evvel Baştan Bu Dünyaya Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Hünkar Hacı Bektaş Veli Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Mehmet Akif Ersoy»Şark Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Şark Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Mehmet Akif Ersoy- Mehmet Akif Ersoy
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb’ın kanlı kâbûsu,
    Asırlar var ki, İslâm’ın muattal, beyni, bâzûsu.
    «Ne gördün, Şark’ı çok gezdin? » diyorlar. Gördüğüm: Yer yer,
    Harâb iller; serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler;
    Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
    Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
    Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
    Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
    Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler;
    Riyâlar; türlü iğrenç ibtilâlar; türlü illetler;
    Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
    Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
    Cemâ’atsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
    «Gazâ» nâmıyle dindaş öldüren bîçâre dindaşlar;
    Ipıssız âşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
    Emek mahrûmu günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar! …..
    Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum;
    Duyan yok, ses veren yok, bin perîşan yurda başvurdum.
    Mezarlar, âhiretler, yükselen karşında dûrâdûr;
    Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nûr!
    Derinlerden gelir feryâdı yüz binlerce âlâmın;
    Ufuklar bir kızıl çenber, bükük boynunda İslâm’ın!
    Göğüsler hırlayıp durmakta, zincirler daralmakta;
    Bunalmış kalmış üç yüz elli milyon cansa gırtlakta!

    * * *

    İlâhî! Gördüğüm âlem mi insâniyyetin mehdi?
    Bütün umrânı târîhin bu çöllerden mi yükseldi?
    Şu zâirsiz bucaklar mıydı vahdâniyyetin yurdu?
    Bu kumlardan mı, Allâh’ım, nebîler fışkırıp durdu?
    Henüz tek berk-ı îman çakmadan cevvinde dünyânın,
    Bu göklerden mi, yâ Rab, coştu, sağnak sağnak, edyânın?
    Serendib’ler şu sâhiller mi? Cûdî’ler bu dağlar mı?
    Bu iklîmin mi İbrâhîm’e yol gösterdi ecrâmı?
    Harem’ler, Beyt-i Makdis’ler bu topraktan mı yoğruldu?
    Bu vâdîler mi dem tuttukça bîhûş etti Dâvûd’u?
    Hirâ’lar, Tûr-i Sînâ’lar, bu âfâkın mı şehkârı?
    Bu taşlardan mı, yer yer, taştı Rûhullâh’ın esrârı?

    * * *

    Cihânın Garb’ı vahşet-zâr iken, Şark’ında, Karnak’lar,
    Herem’ler, Sedd-i Çin’ler, Tâk-ı Kisrâ’lar, Havernak’lar,
    İrem’ler, Sûr-i Bâbil’ler semâ-peymâ değil miydi?
    O mâzîler, İlâhî, bir yıkık rü’yâ mıdır şimdi?
    Ne yapsın, nâ-ümîd olsun mu Şark’ın intibâhından,
    Perîşan rûhumuz, hâib, dönerken bâr-gâhından?
    Bu haybetten usandık biz, bu hüsrân artık elversin!
    İlâhî! Nerde bir nefhan ki, donmuş hisler ürpersin,
    Serilmiş sîneler kâbûsu artık silkip üstünden,
    «Hayat elbette hakkımdır! » desin, dünyâ «değil! » derken?

    İstanbul, 19 Eylül 1334 (1918)

    Mehmet Akif Ersoy şiirleri Şark Şiiri - Mehmet Akif Ersoy Şark Şiiri - Mehmet Akif Ersoy şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Geçinme Belası Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Küfe Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Hasır Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Tevhid Yâhud Feryâd Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Merhum İbrahim Bey Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Selmâ Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Bunları da Okuyun

    Üç Nal Lokantasından Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Göç Şiiri – Ahmet Telli

    28 Aralık 2021

    Baki Kalan Şiiri – Cemil Meriç

    29 Aralık 2021

    Beddua Şiiri – Asaf Halet Çelebi

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Neşet Ertaş

    Ahirim Sensin Şiiri – Neşet Ertaş

    Neşet Ertaş

    Cahildim dünyanın rengine kandım Hayale aldandım boşuna yandım Seni ilelebet benimsin sandımÖlürüm sevdiğim zehirim sensin…

    Kibrit Çakıyorsun Karanlıkta Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Bilgelerin Ölüm Türküsü Şiiri – Afşar Timuçin

    29 Aralık 2021

    Çocuk Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Benim Sevgilim Şiiri – Füruğ Ferruhzad

    29 Aralık 2021

    Müfredât 116 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Kıyamet Şiiri – Hans Magnus Enzensberger

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ruhsati şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Karacaoğlan şiirleri Agah şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.