Gelip düşte onu muştuladılar
En ulu insana yüklüsün diye
Yıkılan burçların sönen ateşin
Kuruyan Save’nin haberci dili
Yıldızlar billurdan avize gibi
Bir ev nur merkezi geldiğin gece
Vakti yenileyen sen ey hoş geldin
İbrahim duası İsa müjdesi
Başında bir gölge altın çocuğun
Onu korumanın dipsiz imgesi
Alınıp oyundan nurdan neşterle
Ayıklar içini bir melek doktor
Sütanne evine dolan bereket
Seven bir çehreye gülücüğündür
Anaya babaya yük olmamanın
Anıtını diktin ey büyük yetim
Çorak vadiler doyar yağmura
Elinden tutulup yalvarılınca
Bir emin çobanlık dağda ve çölde
Devlet yönetimi hazırlığındır
En büyük kadının seçtiği olmak
En büyük erliğin hediyesidir
Çöller bir hayattır mağara fikir
Rüyalar gerçeğin kesin haberi
İnsanlar çevrende bir renkli fanus
Yansıtır bitmeyen ışınlarını
En yırtıcı insan en adil olur
Ellerin boş dönmez dilediğinden
Köleler beylerle eşitlenmiştir
Bağlılık yiğitlik aşk yarışında
Dost olmayanlara salar korkuyu
Başında aslanlar ejderler bekçi
Bir çul parçasıyla kestin kavgayı
Oturttun yerine en kutsal taşı
Çağrıya uyarak yarar da yeri
Yürür gelir ağaç işaretinle
Senden güçlüsünü görmedi evren
Yenersin ard arda dev pehlivanı
Yoluna dikenler döken ellerin
Gün gelir görülür hep kuruduğu
Çölleri yel gibi aşan süvari
Atının ayağı gömülür kuma
Ardından düşmanca iz sürenlere
Örümcek ve kuşlar örer engeli
Çağlardan çağlara yürüyen sırrı
Fısıldadın mağra arkadaşına
Güneş geri gelir battığı yerden
Vaktinde yönelsin dost Hakka diye
Felekler seninçin var oldu yine
Geceler boyunca alnın yerdedir
Ay iki bölünür gelir önünde
Onaylar sesiyle ululuğunu
Bir anda çıktığın sonsuz yolculuk
Hayalin meleğin yandığı nokta
Çeşme parmağından içer suyunu
Ölümsüz çağrının savaşçıları
Elin erişince kısır koyundan
Kâseler dolusu sütler süzülür
Ülkeler kapısı bir bir açılır
Kazmalar inince kaya üstüne
Gözlerin uyur da kalbin uyumaz
Sevgili gönlünden çıkmıyor diye