Bunları da Okuyun

    Dilekçe Şiiri – Cemal Süreya

    29 Aralık 2021

    Garip Bülbül Kılur Zârı Şiiri – Aşık Ömer

    29 Aralık 2021

    Uçup Uçup Dağ Salından Gelirsin Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Hanı Senin Sıtkı Bütün Sözlerin Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 51 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Boyunayım Şiiri – Sylvia Plath

    29 Aralık 2021

    Lirik Serseri Şiiri – Ahmet Günbaş

    29 Aralık 2021

    Pençe Şiiri – Rene Char

    29 Aralık 2021

    Ormanda Büyüyen Adam Azgını Şiiri – Seyrani

    29 Aralık 2021

    Göründü De Hemite’nin Kalesi Şiiri – Dadaloğlu

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Garipçiler (Birinci Yeni)»Melih Cevdet Anday»Çeşitlemeler Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Çeşitlemeler Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Melih Cevdet Anday- Melih Cevdet Anday
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Karacaoğlan’ ın Bir şiiri Üzerine

    I

    Atımla yola çıkıyoruz seherde
    Sabah büyük bir kuş uyanıyor,
    Ağırlaşmış ay gibi susuyorum,
    Yaşı bilinmeyen yağmur önümde,
    Bin yıl ötedeki ufak çiçekler.
    Dün gece, dün gece gördüm düşümde
    Kömür gözlümden ayrı düşmüştüm
    Sevdamın avucunu bastırıyorum gcceye
    Yağıyor dağlara kar benim için
    Güz ağaçları ile karıştırıyorum sisleri
    Beni yola bırakan ırmağa dönüp bakıyorum
    Uzaklıkların sınanmış bıçağı
    Bir şey demek gelmiyor içimden
    Kanımın buğdayını savuruyorum.
    Atımla, atımla yola çıktım seherde
    Lale sümbüller içinde hüma kuşları ötüyor,
    Avcılar yolu tutmuşlar dağlara erken erken,
    Dar sokaklardan geçiyorlar,
    Sağlarına sollarına gümüşlü hamayıl asmıslar
    Al atlarının,
    Mücevherli tüfekler asmışlar omuzlarına,
    Yeterince şarapları var günbatımı için
    İnsan gibi bakan kartalları gördüklerinde.

    II

    Kısmetse bu akşam Eğrikol’ da yatarız,
    Yürümeyen geleceği üzüntümün,
    Uzaklara kar gibi yağıyor bilmediğim yıllar
    Saklanmış sabahın akpak anısı.
    bir kuyu görmüştüm orda, ağzı kapalı,
    Geçmişin fazlalığını sınadı yureğim,
    Güzeller suyundan içip kanarmış.
    Dizimde derman kalmamıştı, çöktüm oturdum,
    Ağzı kapalı kuyuya baktım, akşamın başkenti
    Konuşmaya başlamamış bir buzağı gibi,
    Yazmalar gibi alaca bulaca baktım,
    Bir söğüt, bir söğüt de baktı benimle,
    Kuşların arasında dal konuşuyordu.
    Kırılmamış taş gibiydi güni
    Karanlık toprağı karıştırıyordu,
    Gizlilik soyluluk veren yaşama.
    Hiç güzel sevmedik mi yalan dünyada.
    Gelinin ibrişimdi saçı, sustum kaldım,
    Yatmadı benimle unutmam, ay toprağa değiyordu,
    Üstüne dört libas giymişti
    Bir kara, bir yeşil, bir al, bir beyaz,
    Göğsünde dört nişan gördüm
    Bir elma, bir ayva, bir nar, bir kiraz,
    Cerenlerin yolundan koştu gitti.

    III

    Iraktır derler Kefendiz’in yolunu,
    Yaşlanmış bir yağmur gibi kararıyorum,
    Kısmetse bu gece Kefendiz’ de yatarız
    Akşam, uyardığım yolların kutsallığı,
    Doğunun sütündeki haşhaş, amansız ot.
    Al benekli keten giyer kızları,
    Kar gibi paylaşırlar çiçeklerin sessizliğinde
    Filiz veren söğütlerin yanında türkü söylerler,
    Sevdamın şamdanı yanar gözlerinişn ucunda,
    Bakışımın iki avucunda yunar kederim.
    Al yeşil konakları var, al çuhalı
    Yiğitler iner ufacık meşeli yollara,
    Uçar beyaz kazlar, gergin kumrular konar
    İnci mercandan dallara,
    Mevsimidir büyüyen taşın, arada bir öten
    Badem ağacının, büyülerle uyutulmuş toprakta.
    Ah elin ve gökyüzünün çaresizliği…
    Çok çekti gönlüm, gönlüm, ayrılıktan küçük bir kuş,
    Uzakların kırağı düşmüş camı,
    Sevdaya düşen yorulmaz derler.
    Yedi türlü çiçek vardı başında
    Dökmüş ince bele tel karmakarış.
    Akşamdan soyunup girdim koynuna
    Seher yıldızını gördüm, ülkeri gördüm,
    Garipçe garipçe öten ibibik uyandırdı beni
    Tekir’ e gidecektim, ağır yağmurla yanyana,
    Suyu dalgalı köprüden geçip.

    IV

    Gençliğimin karını serpiyorum ocağa,
    Atımla Kırım’ı aştıktan sonra
    Boynuna bırakırım dizgini düşsün,
    aksu’yun köprüsünü geçerim konuşkan bir arı ile,
    Yağmur yağarken hendeğe, soyluluk getiren tan,
    Şebboyların içinde saçını tarar havai sabah,
    Ulu kuşlar semah kurar yukarıda,
    Orman ve cırcırla büyümüş çılgınlık.
    Güneşin kara dikenleri bölüyor yorgunluğumu,
    Akarsuyun tüyleri birikmiş sesini incelten acıma,
    Kuş sürüleriyle türkü çağırıyor yaşamın egemen otu.
    Kısmetimiz varsa bu akşam Maraş’ ta yatarız,
    Bir han gördüm üç yüz altmış kapılı,
    Kimini açtık, kimini ördük, çekik kaşlı yıldız,
    Altın kafeslerde öter bülbülleri düşümdeki zamandan,
    Tazıları gökboncukludur, seslenelim diye gök,
    Yeşil ördek yayılmıştır çemenin şaşkın seline.
    Bir buğday benizli, zülfü dolaşık
    Gitme kal dedi, oyaladı beni ateşböceği evinde,
    Perdelerin çiçeklerini topluyordu elma ağacı,
    Saçındaki gülü koparmıştı bahçe.
    Şarabı çam testilerden içtikti, dokunulmamış gün,
    Toros’ tan göç ediyor gibi,
    Sonra batı rüzgarı girdi uykumuza,
    Güvercinler girdi, kuğu kuşları, turnalar,
    Uyuyup uykuya kanamaz oldum,
    Uyandım ağladım,
    Sarhoştum daha.

    VIII

    Üç derdim var birbirinden seçilmez
    Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm,
    Daracık daracık bir yerim de yok.
    Akşam geçiyor yaban arısını iterek,
    Yüreğimin toprak yığını kuşlarla hafifliyor,
    Acı, sıcak çorbasını arıyor tenceremde,
    Ağlayayım diye bir cam,
    Camın mendiline silinen yağmur,
    Bu ılık yaz yağmuru yeşertir yüreği
    Yapraktan önce kız memelerine değer.
    Yüzümüzü yıkadığımız akşamın esintisinde
    Rüzgarın kederli arabası oyalar bizi,
    Pencerenin lambasını söndürmüştür batan güneş,
    Sel gibi kurumuştur gün, geceye yürüyen dal,
    Varırız atım, tokmağını çalarız
    Ayışığında kuzulu kapının, sisle yanyana.
    Selvi yuvarlayıp durur yıldızları tıngır mıngır,
    Ayın kınalı elleri sevgilimin yüzüne değer.
    Konuşan kuşlar götürürüz ona saydam gagalı,
    Görülmedik yemekler, Fizan tarakları,
    İpek mahreme, çift yanlı fildişi ayna…
    Atım sende küheylanlık varsa
    Gece yar koynunda yatarız atım.

    IX

    Ayrılık acı
    Mektubunu okuyamıyorum
    Gün mü, gece mi belli değil
    Gelmeyeceğini yazmış olmalı.

    X

    Sevgilim beni bu bahçeye getirmişti
    Yağmurlar yağmış, rüzgarlar esmişti
    Şarap içmiştik yanyana
    Küpeler kulakta mum gibi yanar

    XI

    Kuşlar seslerini bulmak için
    Bahçelere koşuyorlar
    O kadar yer gördüm ki
    İçim sızlıyor unuttukça

    XII

    Pervaneyi öptü sevdi
    Yanık bir türkü söyletti ona
    Bense akşamın koca denizine doğru
    İndim, yüreğim yanık.

    Çeşitlemeler Şiiri - Melih Cevdet Anday Çeşitlemeler Şiiri - Melih Cevdet Anday şiiri Melih Cevdet Anday şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Bize Bağlı Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Ben Doğmadan Önce Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Bir Misafirliğe Gitsem Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Gidişini Anlatıyorum Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Ağulu Mantar Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Güvercin Şiiri – Melih Cevdet Anday

    Bunları da Okuyun

    Aşk Kırgını Şiiri – Ahmet Ada

    29 Aralık 2021

    Hasan’a Mektup – 2 Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Aferin Lan Semih! Şiiri – Alper Gencer

    29 Aralık 2021

    Teşhis Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Ümit Yaşar Oğuzcan

    Yalnızlığa Çağrı Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    Ümit Yaşar Oğuzcan

    Namusum üzerine yemin ederim Bu şehri bu evleri bu sokakları sevmiyorum Tiksiniyorum bu iğrenç kalabalıktan…

    Arif Kişi Şiiri – Eşrefoğlu Rumi

    29 Aralık 2021

    Nöbetçinin Vukuatı Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Tren Sesi Şiiri – Orhan Veli Kanık

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Buğulu Atlas Şiiri – Yılmaz Odabaşı

    28 Aralık 2021

    Gittiğin Yer Şiiri – Yılmaz Odabaşı

    28 Aralık 2021

    Sone 88 Şiiri – William Shakespeare

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Karacaoğlan şiirleri Agah şiirleri Ruhsati şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.