1.
kim bilir bizim bildiğimizi
suratımızda maske
kitabımızda yalan yok
tanımakta ustayızdır münafığı
ve de arkadan vuranı
öfkenin ve öçalmanın zamanını
iyi biliriz,
kim bilir bizim bildiğimizi
ölümden sonraki
ve önceki hayatı
ve mutluluğu.
duyarız
sâdık duyarız
doğmadan güneş
daha gölgesi düşmeden arza
hiçbir canlının
daha uyanmadan çiğ altında filizler
bize dar gelir yataklar
silkinir seyrederiz
ak ipliğin
kara iplikten ayrıldığı anı,
günde beş vakit temizleriz zamanı
kim bilir bizim bildiğimizi
kim tanır
arkadan vuranların yıkamadığı
sessiz kahramanı
2.
bütün düşmanlıklarınız
bize rahmet getirir
haberiniz yok
mazluma kıymak yoktu
-ya nasıl kıydınız insana-
ah
yüzünüz gerçek değil ki utana
lakin ‘savaş
gerçek yüzünü gösterince’
yırtıldı maskeleriniz
çıktı münafıklığınız meydana
3.
kurşun yarasına çare bulunur
çare bulunmaz yalana
demire dayanır da dişlerimiz
kalleşliğe dayanmaz yürek
4.
toplanıp hesapladılar
unutarak büyük hesabı
unutarak insanı
arkadan avlamanın zilletini.
hedefe kim gelirse vurmak için
gül yüzlü bir çocuk mu
dul bir kadın mı
yetim mi öksüz mü kimsesiz mi
demeden
parmakları erkekçe katlandı bu zahmete
çekti tetiği
yere düşen silahsızın üstünde
kan içerek paylaştılar zaferi
hasımsız bir alanda
yumruklar gökte
5.
ama ağıt mı yakacağız.
yas mı tutacağız.
bizde güneş tutulur
yas tutulmaz,
bizde dayanmanın adı şükür
bizde bilenmenin adı sabır
bizde savaş ölüm değil hayattır
bizde düşman insan değil,
fikirdir.
silaha silahla karşı koymanın
yeri de vardır
yalnız kalleşlere uygulanamaz.
6.
sen yalnız
silah elindeyken savaşırsın
bense
senin beynini kemiren putlarla
savaştayım her an..
ben
vurulurken bile seni düşünürüm
biliyorum
benden daha çok acılar içindesin
seni mahvetmeye yeter ölüm korkusu
ölümü -yalan mı-
bir an düşünmeğe dayanamazsın
bu sana vahşeti öğretmiştir
ancak kan içince rahatlarsın.