Sokaklardan deliler geçti
Omuzlarına lâme yıldızlar takmışlardı
Göğüslerindeki düğmeler dore
Garip madalyonlar iri tesbihler
Kehribar kibrit kutuları tabakalar
Sokaklardan deliler geçti
Işıkta parlayan nesneler geçti
Dürülmüş bükülmüş gazeteleri
Püro gibi ağızlarına takmışlardı
Bronz büstün önüne ulaşınca
Lüküs cigaralarını yakmışlardı
Köylerin kasabaların ve şehirlerin
Herkesin delileri bir örnek
Kılıklarına kıyafet olmuş
Ne varsa palto ceket hep üniforma
Anlamsız derinlikler içeren yüzleriyle
Dönüp dönüp yüzümüze bakmışlardı
O gözleri hiç titremeyen ahbaplar
Göğüs kapıları kaygılara kapalı
Deliler, tenleri hiç buruşmayan komşular
Sokaklardan deliler geçti
Yanlarında tereddütsüz sallanan ellerinin
Lâstikten çekiciyle bir ömür boyu
Bakışlarını çivileyip çakmışlardı
Cepleri dolapları gardropları
Dopdolu kutularla ahşap ve karton
Oradan toprağa bir sır bırakmışlardı
Sokaklardan deliler geçti
Sonra bir yağmur alıp götürdü korkularını
Eridi renkler sırmalar üniformalar
Küçük renkli gölcüklere kaldı sokaklar
Delilerse hâlâ işin keyfinde
Sokaklarda su olmuş akmışlardı