söylerken ağlayan şair
doğururken ölen ana
ikisi de bir
aşk ve acı haberim olmadan
en ücra yanıma sığınabilir
I.
güneş ellerini çekti yakamdan
sızısı kasıklarıma vuran arz
kendini bana çalıyor
yaralı bir atın toynakları gibi
kirpiklerim
beni ele verecek diye korkuyorum
son soluğu
koynundan çıkardığım resmin ilişiğindedir
dudaklarında yarım kalmış bir sevda
acının silik bir kopyesi yüzünde
gözlerini görmedim
kaçırmışlar
Beşparmak’ta bir adam
yarasına bakarak
suzinak makamında susuyor
gelme çocukluğumun hasnâ perisi
düşlerimde yeşillen
yaban gülleri, zambaklar toplayayım adına
rüzgarın eline tutuşturayım
ismini yazıp yapraklarına
uçurtmalar yapıp
dudaklarına doğru
II.
caddelerde bir yığın insan
saçlarının rengini
bilmedikleri sevgililer için
öldürdüler birbirlerini
biliyorum, alımına karşı
hep eğreti bir yanım olacak
tedirginim, kuşkuluyum, çaresizim
şimdi her döndüğüm köşede
aradığımı bulurum diye korkuyorum
askerde, Kars’ta
umudumu bağladığım tek ağaca
ceza verdiler
derdi neydi, kim bilir
kendini astı diye bir er
o gün bu gündür
nerde bir ağaç görsem
yanıma ölüm gelir
bayım, buyurgan bayım
bahar gelmiş derler
kime sorayım
III.
perakende ölümler öleceğiz bu sezon
kıyam etmiş Kerbela’nın sakileri
bulutlar çölde bir çeşme arıyor
düğünlere salt ağlamak için katılan biri
çigan bir hayatın çetelesini tutuyor
bastırıp sağrısına elini
bu şırfıntı
binbirgeceden arta kalan bu acı
korkarım ki bana yar olacak
zamantı’nınserin sularında
bir türkü yakamozlanacak benden geriye
kerhen atılmış bir imza
hayatımın sağ alt ucunda sırıtacak
içini açtı bir zambak
bir şiir öksüz kaldı
perde kapandı, kalem kırıldı
ve işte son gemi de yandı
belgelere geçsin “top secret” kaydıyla
artık nihai sözümü söylüyorum:
-rahman, rahim olan Allah’ın adıyla
1985