ekmeğime katık, aşımın ateşi
acılarımla başbaşa kalmak istiyorum
yalnız onlar anlıyorlar beni
ve yalnız onları dinliyorum
hayatıma girdin madem
andacım ol hatıramı yaşat
ne beni anladığını söyleyen
ne de yüreğimin gedikli konuğu alsın
sen al acı
senin olayım
beni sen kuşat
kirli kentte, otogar camiinin avlusunda
kırıldı umudumu dizdiğim tesbihim
ben yavrularını yiyen bir kedi gibi
azıtmayı kuruyordum söyleyemedim
bir gül ki ellerinle büyütmüştün
dostların öğütlemişti koklamadan ezmeyi
yarım kalmış o cümleyi söyleyemedim
yaşamak dediğin bir lüks oldu benim için
bundan böyle duyduğun her korna sesinde
biliyorum, gözlerin çiçeklenecek
aşk ağlatır derlerdi
söyletmedi, bu dert söyletmedi beni
uçan kuştan sakındığın bir yaralı goncanın
canına kasteden sen olmasaydın
hatıra defterinin arasından düşen
bir kuru yaprak verdi seni ele
yaşadığımı sanıyordum ya
anılarının arasına çoktan girmişim bile
madem ki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek
artık ölmek için yaşamak gerek
hayatımın gözelerinden
damıttığım bu şiiri bin kez ölerek
sana adamamı bekleme benden
gün gelir tütmez olursa ocağım
acılar var bende duvağı açılmamış
bekle
sana onları adayacağım