Burda bir dostumuz var:
Çerkeş’in
Kavak köyünden.
Büyük kitaplar gibi
içinde bir şeyler saklı.
Akıllı adamlara
ajans haberlerine
ve bilmeceye meraklı.
Adı: Yunus.
Ateşimizi yakıp
suyumuzu veriyor.
Ağaçlardan
ve günlerden konuşuyoruz.
Herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri.
Şimdilik
sohbetimizde kederi:
kesilip
satılmış
bir ceviz ağacının…
Onu tanıyoruz:
avlunun içinde
kapının solundaydı.
Ve altı yaşında
dalından düştü Yunus,
topallığı ondandır.
Öküzler topalları sever,
çünkü topallar ağır yürürler.
Öküzler topalları sever,
ceviz ağaçları sevmez topalları:
çünkü topallar sıçrayamazlar yemişlere,
çünkü üzerlerine çıkıp
silkeleyemezler dalları.
Ceviz ağaçları sevmez topalları…
Bir acayiptir muhabbet bahsi:
mutlaka kendini dereye atmaz
sevilmeyenlerin hepsi.
İnsanların hünerleri çoktur:
insanlar
sevilmeden de sevmesini bilirler…
Bir acayiptir muhabbet bahsi,
bir acayiptir
ceviz ağacı ile
topal Yunus’un hikâyesi…
….. Cevizlerini Eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu Kasıma kadar.
Ve Çerkeş yolu üzerinden
sabah namazı ışıyıp geldiği zaman,
kadınlardan önce uyanırdı dalları.
Altından geçerken düşünürdü Yunus…
….. Düşünmek:
ne mukaddes bir iş
ne felâket
ne de bahtiyarlıktı,
ve ölüm:
mutlaka varılıp dönülmeyen,
fakat üzerinde düşünülmeyen
bir köydü Yunus için…
….. Cevizlerini Eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu
……….
……….