(Yahya Kemal’e)
Ulu çınar’ın altında
Tükenmiş yıllar,
Cennet Boğaz’da
Sıram – sıram yalılar;
Hepsinde de küllenmiş,
Boğaziçi’nin üzerine serpilmiş
Renkli – renksiz anılar var.
Gelenler – gidenler,
Sevinçliymiş – kederliymiş,
Kim hatırlar – kim anlar?
Aradan geçti uzun yıllar,
1940’lar – 1960’lar,
Hepsi de bir beyaz bulutun arkasında,
Eriyip kayboldular.
Ulu çınar’ın altında,
Üzeri çıplak masa’da,
Her tarafı dökülen
Bir hasır sandalye’de,
Elinde demli çayı
Ve de nargilesiyle.
Bir dev şair yaşamakda;
Ölümsüz Yahya Kemal
Oturmakda burada,
Zaman zaman gözleri,
Karşısında uzanan,
Boğazın bazan gri,
Bazan da maviyle dolup – taşan
Sularının, pırıltısında buğulanmakda;
Hayal bahçesine dolan şiirleri,
Vaniköy’den – Kanlıca’ya doğru koşmakda,
Gökboşluğunca
Kanatlanıp – uçmakda,
Arkasından tümüyle cânım istanbul’u
Kucaklamakda..
Şiirimizin Sultanı
Emirgân’da,
Bir yaşlı çınar’ın altında,
Bir köhne masa’da,
Elindeki demli çayı değil de sanki
İstanbul’u yudumlamakda;
Yedi tepe’nin,
Ve bulutların arkasındaki
Güzel anılarını,
Kimseye bırakmamakda.