Dışından halka baktıkça, şu dünyayı düşündükçe.
İçinden hakkî gördükçe, o ukbâyı düşündükçe,
Bu düzme altı bin yıllık muammayı düşündükçe.,
Hurâfat uğruna bu kanlı davayı düşündükçe,
Döner beynim feza-yı va’d-i ferdayı düşündükçe.
Tevellüt ettiğim gün aklımı kabz eylemiş dinim,
Şu menkulâta aldanmış bütün ef’al ü temkinim.
Nasıl bir mesele bilmem gönülce hakkı teminim!
Yalandan halk, olunmuş bir cehennem ehline kinim,
Sıçılmaz mı o maziye şu rüyayı düşündükçe?
Hurâfâta eşeklik devresinde öyle kandım ki,
O kızgın saçta bin rik’ât namaza bir inandım ki!
Kılarken dans ederdik, ben tabandan öyle yandım ki,
Kafam çarpmış semaya sıçrayınca bir uyandım ki
Açık kalmış kıçım cevv-î hafâyayı düşündükçe!
Teceddüt etmeyen bir zerre yoktur cevv-i ekvânda,
Akar enhâr şeklinde ölen mazi bu ummanda.
Elinle gömme kabre kalbini sahra-yı küfranda,
Gözün hâlâ mı cennet bahçesinde, hur-u gılmanda,
Anan cidden…tir sen bu hülyayı düşündükçe!
Tereddütsüz teceddüt sahasında bir Süleyman’ım,
Şu var ki tac u tahtım yok fakirim lâkin insanım,
Muallaktır ebed babında ahkâmımla fermanım,
Demirbaş bir çelik yumrukladır tahrik-i devranım,
Harîm-i İsmetimden kahr-ı a’dayı düşündükçe.
Cehalet vecde geldikçe maabitte kopar tufan,
Görürsün Nuh’u ruhunda kürek çekmektedir elan.
Ateşten bir telörgü dahilinde merkez-i iman,
Nice Peygamberdi çelmeyle yıkmış bir topal şeytan,
Düşerlermiş kıç üstü gam-ı Leyla’yı düşündükçe!
Deha-yı Gazi-i Ekber’de Türk aşkı nümâyandır,
Bugün de cevher-i milliyetin burhanı pürşandır,
Teceddüt devrine isnad-ı mazi mahz-ı küfrandır,
0 mazi ki zulümle Türk’ü kesmiş ehl-i imandır,
Bin üç yüz yıl kan emmiş Bâb-ı Fetva’yı düşündükçe!
Arardım bir nişane ka’r-ı imanımda kendimden,
Bakardım var mı bir iz râh-ı cananımda kendimden,
Görürdüm milleti hâl-i perişanımda kendimden,
Geçerdim yerlere mihrab-ı vicdanımda kendimden
Zelilâne kızıl fesle temennayı düşündükçe!
Semahâtlu, faziletlu nice hak düşmanı, a’da,
Örümcekli, Salâtin bir kenefte resm-i istibra
Ederlerken yıkılmıştı düşümde Mescid-i Aksa,
Sanırdım bir suratsız ders-i âmin mülküdür gayya,
Akâid şekline girmiş heyulayı düşündükçe!
Arardık mavera-yı sırr-ı kevni Sure-i Cinde,
Sanırdık HazreN Yakub’u doğmuş şehr-i Mardin’de.
Bulursan almamazlık etme ilmi git de bak Çin’de,
Siyasi bir tezellül sahasında arsa-i dinde,
Yatardım kaldırımda Arşı Mevla’yı düşündükçe!
Akâid mülkünün hatt-ı istivası kîr-i zıll-ullah,
Düşün, bak milletin ahvaline, iç yüzden ol agâh.
Birer derbend-i izmihlal imiş millet için eyvah,
Manastır, havra, mescit, kilise, tekye, zaviye, dergâh;
Yürek yanmazmış şer’ân Hak Taala’yı düşündükçe!
Eşeklikten bahis açtıkça mazi ders-i hikmette,
Arardım nokta-i mefruzâyı enzar-ı ümmette.
Fazâyih irtikâp etmek için Bâb-ı Meşîhâf te,
Eşeklik gayreti coşkundu rüya-yı cehalette,
Koşardık tersine Firdevs-i âlâ’yı düşündükçe!
Bitirdim, kalmadı, içdim bütün meyhane-i aşkı.
Dolaştım aç, yayan kâşane u virane-i aşkı.
Ezelden yâr edindim âkil u divane-i aşkı,
Şarab-ı Lâyezâli’den dolan peymane-i aşkı,
Sunardım Yusuf’a fikri-i Ziileyha’yı düşündükçe!
Hudâ bir püfle deyr-1 Meryem’e İsa’yı kondurmuş,
Hübut etmiş yere, kendi eliyle çarmıha vurmuş,
Çıkarmış göklere, dördüncü katta dur demiş, durmuş,
Sanırdım Şam yolunda eski bir Dürzî çadır kurmuş
Havari azmanı rahip Buheyra’yı düşündükçe!