Râh-ı ışkında dönen necm-i seher peymâya bah
Zülfünün Mecnun’udur sergeşte-i Leyla’ya bah
Ufk-ı hüsnünden doğan mihr-i cihan-ârâya bah
Reng-i rûyundan dem urmuş sagar-ı sahbâya bah
Âfitâb ile kılur dâ’va tutulmuş âye bah
Turra-i müşkin gamile oldu sünbül tarumar
Düştü hicran oduna erdi hazana nev-bahar
Bülbül ağlar, gül perişan ebr-i cülar bî-karar
Ey selamet ehli ol ruhsara bakma zinhar
İhtiraz eyle melâmetten men-i rüsvaya bah
Her-dem-i hicranı birşâm-ı gariban bülbülün
İhmirârı ateş-i lal-i lebindendir mülün
Derd-i aşk-ı yârdan çâk-i giril) anı gülün
Şem başından çıkarmış dûd-ı şevk-i. kâkülün
Böyle kûteh ömr ile başındaki sevdaya bah!
Astânmda esir olmuş kamer, yıldız, güneş
Bende-i bâb-ı rıza dervişler tek çilekeş
Hest zevk-i cavidanî der firak-ı vuslateş
Bildi ışkında nemed-pûş olduğum âyîne-ueş
Rahm edüp her kez bana bakmaz bu istiğnaya bah
Her ne dem tahrik eder sevda rebabm ışktan
Doldurur cam-ı gama hasret şarabın ışktan
Tâ bekey çeksem aceb hicran azabın ışktan
Sinemi çök eyle gör dil ıztırabm ışktan
Revzen aç her-dem hevadan mevc uran deryaya bah!
İhtiraz etme melâmetten tarik-i ışka gir
Âşık-ı dîdara mirât-ı hak olmaz müstetir
Râh-ı ışkında olub pûyan gönül maksuda ir
Ey gözüm bu şâm-ı ikbalin ne yüzden fîredir
Saye salmış âye ol gîsû-yı anber saye bah
Hüsn ü ışk-ı yâre vakfettim dil-i pür-şivemi
Feyz-i enfâs-ı Mesih’e oldu hemdem Neyzen’i
Vaız’ın efsanesi dur edemez andan beni
Ey Fuzulî nice bir men eyleye nâsih seni
Bakma ânın kavline bir çehre-i zibâya bah.
Erenköy, 1908