Deli gönül, neyi özler durursun?
Acınacak dostun, cananın mı var?
Dünya yansa yorganın yok içinde,
Harap olmuş evin, dükkânın mı var?
Hatır, gönül bulamazsın birinde,
Dama dedi dişisinde, erinde,
Vatan dedikleri yangın yerinde,
İnsanlığa hâlâ imanın mı var?
Nene yetmez senin şu kuru kaval?
Pir aşkına sıkıldıkça durma, çal.
Malta’daki kurnazlardan ibret al,
Paran mı var, bağın, bostanın mı var?
Sana giren, çıkan nedir, be dürzü?
Be Allah’ın numunelik öküzü!
Ben mi yuttum on dört bin okka düzü,
Bekri Mustafa’dan fermanın mı var?
Ne uymazsın zamaneye be domuz?
Kırk senedir…. ne verdin omuz.
Nâzır olmuş desem sana ıstakoz,
Reddedecek kılıç, kalkanın mı var?
Çünkü neden? Dalyanın yok, ağın yok,
Bir tek hamsi kızartacak yağm yok.
Ocağın yok, dalın yok, budağın yok,
Yoksa Gökalp gibi Turan’m mı var?
Uyanmadın gitti, dalgın uykudan,
Sana ne be âlemdeki kaygudan?
Dem vurursun siyasetten duygudan,
Beynelmilel bir imtihanın mı var?
Feylesofum dedi herif, pap çıktı,
Nâzır oldu, saman sattı sap çıktı.
Reçetede şurup yazdı, hap çıktı,
Yutmayacak yoksa, âyanın mı var?
İspermeçet-zade, Kirpi, Pehlivan
Yanaşması, o bayraklı Kahraman.
Sadrazamlar içinde en düztaban”
İmzacılar başı Mervan’m mı yar?
Çal nayını, ferahnakte ver karar.
…n nazır…rın müsteşar.
Kumda oyna çöp batmasın aşikâr
Düşünecek senin zamanın mı var?
Kendi cihanında bak sen keyfine,
Kulak asma halkın hayfa-hayfine.
Tanburuna, kemanına, define
Sen de katıl, neyde noksanın mı var?
Şu kırk yıldır senin daran alındı,
Suratına yüz bin kara çalındı,
Nasıl olsa şu bokluğa dalındı
Neyzen’den de büyük isyanın mı yar?