ADEMOĞLU TUHAF MIDIR HER ZAMAN
İnsan, ehli vicdan olmalı hiç olmazsa bir miktar
Yani vicdanı az bile olsa insanın bakarsın
Bir gün yumuşar da kalbi çıkar belki ortaya
Döner bakar etrafına ne var ne yok diye
Fakat böyle görünmuyor şimdi manzara
Bir gaddarlık vaziyeti var ortada bir vahşilik
Bir aç gözlülük sarıvermiş de yeryüzünü
Altını üstüne getiriyor adeta dünyanın
Rahat yüzü görmesin de ne olursa olsun
Bu yeryüzü bu adem oğulları bu hayvanat.
Bunları dile getiren aklı evvel bir münadi
Ama eninde sonunda olmalı bir şey demiş
Bir tedbir, bir çare, bir karşı silah olarak
Mutlaka şeytanın kırmak için bacaklarını
Ulu orta, bir mızrak boyu güneşin uzadığı
Ya da en iyisi kuşluk vaktinde bismillah
Düşmeli peşine hınzırın hemen
Çünkü başka yolu yok bunun
Oturup pineklemek olmaz köşe başlarında
Bir haykırış şeklinde çıkmalı ki kıymeti olsun
Bir işe yarasın bari cümle alem buna bakıp
Rahat bir nefes alsın gücü kuvveti yerine gelsin.
Sonra ben ne olur ne olmaz bir tedbir alayım dedim
Sonra bu şehri buldum minareleri güzel olan şehri
Benim böyleymiş meğer çıkıp dışarılara
Neden böyle bağırıyor iblisin dölü utanmadan
Sesimi tutmaya çalışıyor beni öldürmeye kalkıyor
Bu taşı alsam bu binanın önünden geçsem
Şu adama bir selam versem diye geçirirken içimden
Kalbimi alamaz elbet hiç alamaz dualarımı ağzımdan
Ağzım ki yalvarmak için her açıldığında Tanrıya
Tanrım bu yaşıma kadar her ne gördüysem
Tanrım hele zehir zıkkım şu zakkum ağacı.
İşte bunları da enine boyuna konuşmalıyız
Zaman geçiyor, her kafadan bir ses çıkıyor
Neden solgun bir gül gibi yana düşüyor başım? ..
14 Eylül 2006 – 19:48