Gitti; tezgahın basında durdu
bir ayna için çerçeve yapacaktı
pusu dağıtmak için alemin üzerinden
Gitti; hicranı oldu, maviyi gördü
geçti içinden dalgaların, koruganların
kara günlerin kırılgan ritimlerinden.
havada bir uğultudur kursun gibidir ağır
martıların bağırışları savaş rüzgarları
esiyorken zamanın kanayan yüreğinden.
akşam hiç yetmedi zaten yıldız çıkmadı
bereketi bitti gündüzün bırakıp gitti
güneşlerin ve güllerin ardından
devrime bıraktı beni.