ağlama ki, aynalar kırılıyor içimde
bulutlara değdirme ellerini, ne olur
sanki görmüş gibisin bir pencere önünde
sessiz hıçkırıklara gömülen bedenimi
ruhuma dokunduğun fırtınalı bir günde
ağlama, bakışların deli divane olur
yüzüm ya aydınlıktır, ya kan gibi karanlık
kehkeşanlar gizlidir oysa senin yüzünde
ne kadar beklesem de gelmeyecek bilirim
seni bende eriten bir muştu, yüreğime
o nergis edasıyla soluklanan gözlerin
zindanıma pencere olmayacak, bilirim
sen misin yıllar boyu aradığım şehrayin
yoksa yanılgıya mı düşüyorum yeniden
bana bakınca neden kararıyor kainat
neden uzaklaşınca ışıldıyor her sabah
ya bu yollar umutsuz duraklarda bitiyor
ya da hep umutsuzca yürüyor ayaklarım
ağlama ki, çiçekler kızıla boyanmasın
yalnız benimle büyüt güllerini, ne olur
gönlümün tarih olmuş devleri yeniden uyanmasın
kıvılcım süzülüyor yaslı kirpiklerinden
üzerime savurma küllerini, ne olur
tutkular alev alev hüzne pervane olur
ağlama, çaresizlik kapıya dayanmasın
ya arala gizemli bütün perdelerini
bir rüya çizgisinde şenlensin aynalarım
ya da hücre gibi kapat bana kendini
karışayım yeniden teraddüt sellerine
birer birer kırılıp dökülsün aynalarım
sebil eyle sonunda her düşmana kendini