mağrur camekânlara bakıp da ezildi mi
pırlanta çocukları görüp de üzüldü mü
bayramda, bayramlığın’ giydirdin mi babası
kapkara gecelerde yanar mıydı lambası
okşar mıydın çam kokan ellerinle saçını
sevginle ilkbahara çevirdin mi suçunu
zamanın ötesini görmeliydi yüzünde
yıldızların sesini duymalıydı sözünde
gülümün toprağına gizledin mi ruhumu
söyledin mi, izini sularda bulduğumu
hayal bedesteninde mahzun olmamalıydı
düşler yolculuğunda yolda kalmamalıydı
bulmalıydı bulunmaz olağı kucağında
göklere salmalıydın onu gençlik çağında
sevgiyi bilmeyen gül, gözyaşında solarmış
kaşlarının altına sel suları dolarmış
güneşi aldatanlar, maskeler taktığında
kırılan her saatin bir ömrü yaktığında
gölgende taşıdın mı gülümü serin serin
çiçek tozu döktü mü avucuna ellerin
aranızda rengârenk papatyalar var imiş
bunu ancak çok seven baba-kız anlar imiş
dört mevsin, hayatına mutluluk sunmalıydın
nazıyla ve kibriyle dahi avunmalıydın
o, ruhumun en soylu, en güzel hırsızıdır
sadece senin değil, kâinatın kızıdır
kopan başımı bile dilersen dile benden
ALLAH’IN EMRİ İLE İSTERİM ONU SENDEN! ..