hani kusun rüyası, fakirin ekmegiydi
uzagında olanlar kandan elbise giydi
bir umudun kalmıstı elimde; aldın onu
basıma tâc eyledin bir ömür yoklugunu
“Umutsuz olma! ” deyip Irem Bagı’na gittin
sen bu sâiri degil, Istanbul’u terk ettin
müebbed hapse mahkûm eyledin âsıgını
zifirî bir hücrede bekledim ısıgını
teselli verdi bana bagrımdaki yâreler
mahzun ufuklarımı oksadı seyyareler
bitimsiz gecelerde kirpiginle vuruldum
körlügün döseginde karanlıga sarıldım
öteden bir yigidin müjdesi geliyordu
iki hecelik zindan göge yükseliyordu
hayalin, tükenmeyen ekmegimdi, suyumdu
sensizlik, yılanların kıvrandıgı kuyumdu
vâ’dettigin umudun çöllerinde bunaldım
atesten bir yagmurun saganagında kaldım
aldatılan tasların bile kanar yüregi
kırılır bir geminin en muhtesem diregi
yüzüne maske takar aldatılan uçurum
pıhtılasır okyanus, ölür sahil, aglar kum
aldatılan kusların yarılır gögsü birden
aldatılan mum erir, olsa bile demirden
yitirdik yaramıza merhem olan ilâcı
bir gülün bir âsıgı aldatması ne acı