hangi ürkek kavgada yaralandın yiğidim
seni bu şuh kafese hangi zalim el koydu
diyorsun: bir zamanlar gülşende bir bey idim
bu naylon çiçeklerin adını kim gül koydu
hayrandır bilmez misin alem dahi bir güle
içinde kızıl tüylü köstebekler ve günah
dağa çık, ovaya in, eğil de bak bir göle
çekiyor gülsüz kalan her zavallı şimdi ah
çiçeklerin dilini unuttuğun yetmedi
ipek nağmelerini gömdün karanlığına
yine de, nağmelerin intizarı bitmedi
ebedi güllerini mihman kıldı dağına
bir Latin çiçeğine aldandı bakışların
akreplere sevdalı neyin varsa dumanlı
nerede o her yanı gül kokan nakışların
nasıl bir afet ki bu, feryadın bile kanlı
sana küskün, o uçsuz bucaksız soylu vatan
batırdın hiç batmayan güneşi toprağında
oysa bir gül aşkıdır yine kalbinde yatan
yollara düş, bul O’nu yitirdiğin bağında