yanıma alarak incinen tabutları
duyguların mıknatıslı şehrini
cam renkli cenazeleri
paslanan çekiçleri
gitmeliyim buralardan seninle
giderken buralardan seninle
yanımda hüzün olmalı
ocağımda işaret biriktiren ellerin
bir de yüzün olmalı
tabut bir elbise gibi üstümde
dökerken anlamsız kuşkularını
sunacak ağrıyan hücrelerime
mıknatıslı şehir muştularını
cam renkli cenazelerden
yüreğim bir orduyu diriltirken yeniden
arlıksız okşayıp paslanan çekiçleri
birer birer dikeceğim bahçeme
masalarda kalan, kutsanan çiçekleri
ağlamaklı gülmekte
lezzetini yitirmiş kuru ekmekte
ihanete uğrayan bir yürekte
gideceğim buralardan seninle
şarap kahrından yıllanabilir
aceze fotoğraflarda büyüyen
yangın küllenebilir
asil bir soy kütüğü taşıyan akreplerin
katlettiği kelebekler
mercan dudaklarda dillenebilir
şarkıları artık duyamıyorum
kırılan yayın yerine
hilal kaşlarını koyamıyorum
öyle tutkunum ki denizlere
uzaktan bakmaya kıyamıyorum
yıkarak köprüleri, yakarak gemileri
mütavazı ellerin, kınalı gözlerinle
ardımdan ağlatarak kabartma resimleri
gideceğim buralardan seninle