Bin bir gece kuşları nefesinde yanıyor
İnciler diziyorum; nazlanıyor kirpikler
Şiir ateştir; dilin damarları kanıyor
Kapattığın kapılar ardında üveyikler
Saçlarından süzülen sularda yıkanıyor
Umarsız serzenişler bahçesinde yaşamak
Ölmektir; yürü şimdi, çölde seraba sığın
Zifiri karanlıkta cam yeşili ve mağrur
Bir nehir, kıyısında ağlıyor yalnızlığın
Kimse bilmez ki ölüm hangi tenhâda durur
Kalbimden aldığın gün sonsuz saltanatını
Sana vedâ taşından bir saray kuracağım
Buhurdan tepelerde arayacak tahtını
Başımı yokluğunun mührüne vuracağım
Ayaklarına serdim delilik sanatını
Neden yine habersiz bakıyor karşımda yer
Dikenli mektuplara damlıyor sanki sesin
Belli ki, hicretimi bekliyor şimdi gökler
Hangi kafesin mahkûmudur, bilmeyeceksin
Kapattığın kapılar ardında üveyikler