Bunları da Okuyun

    Putunu Da Al Git! Şiiri – Alper Gencer

    29 Aralık 2021

    Aşnamdan Ayrıldım Yamandır Halim Şiiri – Teslim Abdal

    29 Aralık 2021

    Bölüşüm Şiiri – Alaaddin Külcüoğlu

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 137 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 217 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Mezar Taşları Şiiri – Ahmet Kutsi Tecer

    29 Aralık 2021

    Klinik Şiiri – Behçet Necatigil

    29 Aralık 2021

    Canım Ben Ondan Bundan Şiiri – Yunus Emre

    29 Aralık 2021

    Kızıma Şiiri – Faruk Nafiz Çamlıbel

    29 Aralık 2021

    Bu Gece Şiiri – Aşık Sefai

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Nurullah Genç»Nehirdi Aşka Hallac Şiiri – Nurullah Genç

    Nehirdi Aşka Hallac Şiiri – Nurullah Genç

    Nurullah Genç- Nurullah Genç
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    sen yokken, ırmaklarım bilmezdi denizleri
    su, kalbimin tahtına damlardı sade siyah
    hangi duraklarından geçseydim şehirlerin
    bitkin aşklar görürdüm ömrün aynalarında
    pençeleri baldıran kokardı kedilerin
    sen yokken, gergefinden bana bakardı kızlar
    her kuş bir tüy bırakıp giderken kanadından
    avcı hep yüreğime savururdu kendini
    sen yokken, ne ay vardı göğümde, ne yıldızlar

    başakları vahşice örselendi hayalin
    aldı hıçkırıkların rengini sardunyalar
    dargın bir şirazeydi aramızda melâlin
    bizden önce görmüştü bu rüyayı mumyalar
    zevâlinle baktığım her aynada bir diken
    tahtırevan gönlüme âşiyandı, sen yokken

    ellerimde umarsız soluyordu çiçekler
    sükûtun, en isyankar süvariydi içimde
    tenime tutunmuştu karanlığıyla korku
    bakışların çehremde, tebessümün saçımda
    öfken dudaklarımda yine hüzzam bir şarkı
    simsiyah geceleri anardı dalda baykuş
    bir ağaç köklerinden bakardı gözlerime
    bir sincap o sevimli edasıyla karşımda
    bir çocuk kan ağlayan fotoğrafımı bulmuş

    kartal pençelerinden kaçar gibi, her seher
    kaçtım en mahrem duran yüzünden meleklerin
    penceremde biriken yıldızlar birer birer
    kuyusuna gömüldü kanayan bileklerin
    dudaklarımı verdim yuvasız kalan kuşa
    kör düğümler atıldı içimde her nakışa

    benmişim her incinen yürekte eriyen ah
    yıkılan mağaralar bırakılmış ömrüme
    rüzgâr susmuş; kuşların kanatlarında keder
    tükenmeyen geceler getirirken öteden
    sensiz kalan turnalar gökyüzünü terk eder
    iklim çöller uğruna yakıyor perdesini
    aldatılan çocuğun avuçlarında boşluk
    sellere karışırken bu çaresiz sarhoşluk
    can kendisi dışında arıyor kendisini
    sen yokken yağmalandı yüreğimden akanlar
    nerdesin? neden katran kokuyor bahtımda tuz
    biz bahar vurgunları, pencereden bakanlar
    sen yokken karanlıkta aşka zindan olmuşuz
    nasıl da çoğaltmışız yalanın gölgesini
    can kendisi dışında arıyor kendisini

    yüreğim gergef gibi işledi yokluğunu
    nakışlarında yüzün filizlendi her akşam
    sen yokken, yangınlarda küle dönen benmişim
    ayırmışım küçülen varlığımı kendimden
    ayrılığı bilmeyen taşlara imrenmişim
    efkârıma sunarken yüce dağlar sisini
    sen yokken cinler bile ürperirdi adımdan
    gökkuşağı bulurdu doğum gününde ruhum
    can kendisi dışında arardı kendisini

    sensizlik yağmur düşen bir yaraydı her bahar
    her sonbahar ölümü tadardım kuytularda
    yüzünü görmeyince kırılırdı aynalar
    ruhum çılgın süvari, isyankâr ve hovarda
    sen yokken uykusunda ağlardı kar tanesi
    hayalinle yorgundu derdimin bahanesi

    ben içmeden kurudu çeşmeler; karardı su
    ben geçmeden yıkıldı köprüler; yandı nehir
    ihtiras, bin bir gece masallarında bezgin
    intihar, şirpençeli dağlar yıktı başıma
    ben hep senin ülkende yargılanan bir gezgin
    sen yokken siyah bana yoldaş olurdu kinle
    yelesinden huylanan küheylandı gençliğim
    ben hep senin uğrunda yürüdüm dehlizleri
    sen yokken aldatıldı kaşlarım kaleminle

    köy çilekeş yokluğun, şehir ayrılığınmış
    kan izi var gecenin kararan gövdesinde
    dilsizler, unutulmaz şarkılara sığınmış
    körler, şehlâ bakıyor taşların gölgesinde
    köle zincire vurmuş masum efendisini
    can kendisi dışında arıyor kendisini

    şimdi hangi burcundan baksam uzun bir aşkın
    toplasam sokaklara dökülen nergisleri
    hangi cellada mezar olsa kalbimde kader
    ayaklarına özge bir sevda mı toprağım
    yollar yurduna yine uçurumdan mı gider
    yıllardır tutmak için çırpınır ellerini
    o ıssız tapınaklar, o masum azizeler
    bir gün gelirsin diye aldattığım dizeler
    hala bir deniz gibi döver sahillerini

    bilmedim; gelincik mi döküldü kundağına
    hangi el beşiğine koydu o gün canımı
    girdiğin de ölümsüz çiçeklerin çağına
    yaprağınla, kokunla kuşattın her yanımı
    ev masalla bezendi, efsaneyle donandı
    oda, bir derviş gibi esrarınla sınandı

    çaresiz bir kurt gibi hayat emdi kanımı
    raksını seyre daldım kara yüzlü devlerin
    sen yokken gözlerimde tipi vardı; gülmedim
    kuyuya atılmadan yusuf oldu yüreğim
    sensiz deniz bulaştı gözlerime; silmedim
    adına Nazlı Eşna dediler; kıskandı su
    başka şeyler istedi toprağından bahçıvan
    rüzgar hep yanılgıyı taşıdı içimize
    doğduğunu duyunca kaçtı göğün uykusu

    tebessümü seninle öğrendi kum saati
    sensiz nabız serseri atıyor; kan yanıyor
    resmini büyütüyor samanyolunda âti
    seninle kafdağının devleri uyanıyor
    yaşasam da, ölsem de, avuçlarımda tüter
    buhurdanlık istemem artık; saçların yeter

    sensiz, göremez olur bulutlar dağ başını
    efsane uykularda yağmurları tükenir
    silinir gökyüzünden yıldızların izleri
    şakayıklar mahzundur sokak aralarında
    geceyi anlayamaz gündüzün dilsizleri
    kahramanlık veriyor şimdi son nefesini
    rüzgâr bir bilmecenin gözyaşıyla yıkanır
    vatansız kalanların kabuslarında bitkin
    can kendisi dışında arıyor kendisini

    atını terk ediyor süvariler; ufuk boş
    umut ağır bir rüya görüyor inleyerek
    ilâcını yitirdi sayrılar; hekim sarhoş
    sen yokken anlamadı hasret nedir, bir yürek
    her durakta yetimler ağlıyor mor çehreli
    seni gördü, köprüler yıkıldı; yollar deli

    ben böyle yürümezdim eskiden, ak adımla
    adımı bin bir hece yazamazdım adınla
    sensizlikten bunalır tenhalarda gezerdim
    batık bir gemi gibi derinlerde yüzerdim
    her sabah şimdi senin bahsini açıyorum
    her gün bir turna gibi göğünde uçuyorum
    endamına bakarken esrarını özlerim
    her gece gözlerinle kapanıyor gözlerim

    sen yokken denizlerin dibine çöktü acı
    köpüren dalgalara karıştı kan ve zehir
    sen yokken hayat yine dare çekti Hallac’ı
    yıllarca irin aktı vadiden; yandı nehir
    her bahçeden bir mezar gölgesi düştü bana
    ısırganlar ağlamış, zakkum gülmüştü bana
    sen yokken Azrail’i beklerdi dağda yolcu
    ağlayan urbasında ölüm vardı dervişin
    sen yokken kıpkızıldı kalpte mızrağın ucu
    sevdalı dudakları simsiyahtı âteşin
    kumrular benim için yakıyordu sesini
    can kendisi dışında arardı kendisini
    hep çeşmenin başında, hep susuzdum sen yokken
    tende sancıydı zaman; uykusuzdum sen yokken

    Nehirdi Aşka Hallac Şiiri - Nurullah Genç Nehirdi Aşka Hallac Şiiri - Nurullah Genç şiiri Nurullah Genç şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Unutuyorum Sensizliğe Alıştığımı Şiiri – Nurullah Genç

    Bu Son Mezar Kalbimde Hicranla Kazılan… Şiiri – Nurullah Genç

    Atladığı Eşiğe Şiiri – Nurullah Genç

    Aynalara Şiiri – Nurullah Genç

    Başka Zaman Gelirim Şiiri – Nurullah Genç

    Babasına Şiiri – Nurullah Genç

    Bunları da Okuyun

    Uzakların Özlemi Şiiri – Afşar Timuçin

    29 Aralık 2021

    Çok Sevdim Bir Zamanlar, Seviyorum Yine de Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Sevilmiş Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    Bu Benim Şiirim Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Aziz Mahmud Hüdayi

    Müfredât 40 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    Aziz Mahmud Hüdayi

    Bevvâb-ı bâb-ı Hazret insân-ı kâmil ancak Miftâh-ı kenz-i vahdet ol merd-i vâsıl ancak

    Sakız Ağacı Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021

    Bu Gönül Şiiri – Eşrefoğlu Rumi

    29 Aralık 2021

    Öte Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Rüzgâr Şiiri – Alain Bosquet

    29 Aralık 2021

    Vur Şiiri – Refik Durbaş

    21 Mart 2022

    Hakk’ın Kandilinde Gizli Sır İdim Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ruhsati şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Karacaoğlan şiirleri Agah şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.