sen dorukta vurulan kartalların şahısın
sen henüz yaşanmamış dramların ahısın
yangınları sırtıda taşıdın ömür boyu
bir mezarlık evine kilitledin korkuyu
yollarına dikilen ısırganlar kinlidir
yuvanda bıraktığın padişah temkinlidir
parçalanan bir dünya ortasında kalmışsın
şimşeklerin ardında düşlerini bulmuşsun
mühürlü gölgeleri çekiyorsun derine
çâresiz bir can gibi yanmışsın kaderine
oysa titrameliydi uçuşunla mavi gök
yeter, yüreğindeki alevleri yere dök
sen, dağlara uçmayı öğreten bir kartalsın
bırak da bu güneş avuçlarında kalsın
yeni bir vuslat için kırıldıysa saatin
Haccâc-ı Zâlim’ine bitmeli itaatin
bir de bu şâir için kendini at yabana
adını söyleyeyim, gülümü getir bana
çözülsün düşlerimde paslanan kanlı zincir
dökülsün penceremde biriken katranlı kir
ben gülüme kavuşup murâdıma ereyim
sen çık kerevetine, güzel beyim, can beyim