Sarp dağlardan örülmüş dört duvar içindeyim
Nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar?
Dağılmaz simsiyah bulutlar içindeyim
Nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar!
Yine duman kapladı zindanımda her yeri
Çoruh’a savuruyor yaprakları sonbahar.
Nerdesiniz ey sabah ve akşam güneşleri
Nerdesiniz atımı koşturduğum ovalar?
Duvarlara çarparak çırpınan bir kuş gibi
Gözlerim uzak geniş bir ufku arıyor.
Çoruh, dağlar içinde akamaz olmuş gibi
Süzülerek geçtiği ovaları anıyor.
Ufuk… Ufuk… Upuzun deniz olsun, göl olsun!
Gözlerimi dikince kanarak indireyim
Doğan, batan güneşleri içime sindireyim
Ufuk… Ufuk.. İsterse alevden bir çöl olsun…
Bir gün ufuk derdine gönlümü verip bir an
Ufuk… diye dağları gözümle deleceğim…
Bir gün ufuk! Diyerek bu çıplak kayalardan
Bir siyah kartal gibi göğe yükseleceğim…