-Ziya Osman Saba’ya… Saygıyla.-
mor atlas kırık cetvel yeşil saten
bir yaslı enlem bir hüzünlü boylam
doğduğu gün düşmüş takvimden
adını bile duymadan ölmÜş ablam
hayatı gösteren bir kap kağıdı gibi
çalışanların okullu çocuklara bakışı
böyle biten bir mektup vardı sanki
babamdı içime devirip gitti bir kışı
denizi yıllardır zamanın kıyısı aylar
naylon torba tezgahın tozu vitrin camı
on yılda bir alınan yoksul mantolar
aralar evlere bir yağmurun kapısını
annemdi bir ince sezişti akşamlarda
şimdi gittikçe kararan daha çok yalın
kapalı kapılarda ağlanmış odalarda
ahını duydum yaprağını kaybetmiş dalın
yağmurda yanıp sönen soğuk gecelerde
içinde mazinin durduğu zaman haritaları
buruk bir tebessümdür sevdiği hecelerde
gÜnlerden gün beğenir kumaşçı çırakları
mutlu olmak iki çizgi arasında bir mezar taşı
dünyaya bir resimden ne de güzel bakmış
ölümdür insan geçerken hüzünle her yaşı
bir genç şair ne fark eder yaşamış yaşamamış